İlk etapta 20 milyon, Nisan sonuna kadar 50 milyon, yaz gelmeden 100 milyon aşının Türkiye’ye getirilerek, Avrupa’da en hızlı uygulanabilecek ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti.

İşte Hayati Arkaz’ın  Meclis konuşması:               

"Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;
2021 yılı bütçesinin; vatanımıza, milletimize ve devletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Büyük Türk Milleti’ni ve Genel Kurul’u saygıyla selamlıyorum.

Değerli Milletvekilleri;
Salgınlar ve savaşlar, tarih boyunca toplu ölümlere sebep olmuştur. İnsanlık, defalarca salgın hastalıklarla, karşı karşıya kalmış ve büyük bedeller ödemiştir. 1914-1918 yılları arasında İspanyol Gribi sebebiyle yaklaşık 100 milyon kişi yaşamını yitirirken, aynı yıllarda yaşanan Birinci Dünya Savaşı’nda, 16 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Bu durum salgın hastalıkların, daha tehlikeli olduğunu göstermiştir. Kolera, verem, sıtma, tifo, tifüs, dizanteri, kızamık, kabakulak, boğmaca, polio, veba ve çiçek gibi hastalıklarla bir asırdır mücadele ettik ve yendik. Bu mücadelede köklü ve tecrübeli bir sağlık camiasına sahibiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşları’nda, salgın hastalıktan ölen askerlerin, sayısının çok olduğunu görmüştür. Bu sebeple, Cumhuriyet’in ilanının hemen ardından, derhal bulaşıcı hastalıklarla mücadele başlamıştır.

Prof. Dr. Sadi Irmak ve arkadaşları, yurtdışına tıp eğitimi için gönderilmiştir. Prof. Dr. Tevfik Sağlam önderliğinde veremle savaş başlamıştır. Sağlık Bakanı Refik Saydam tarafından Hıfzıssıhha Enstitüsü kurulmuştur. Türkan Saylan öncülüğünde, Cüzzamla Savaş Derneği açılmış ve adını sayamadığım birçok bilim insanı, Türkiye’de bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin öncülüğünü yapmışlardır.  Kendilerini rahmetle anıyorum.
Sağlık hizmetlerinde Türkiye, büyük yol kat etmiştir. Gelişmiş altyapısı, donanımlı kadrosu ve güçlü teşkilat yapısıyla ülkemiz, birçok Avrupa ve dünya ülkesinden öndedir. Kullandığımız ilaçların %88’ini yerli imkânlarla üretiyoruz. 159 ülkeye tıbbi ilaç, gereç ve sarf malzemesi yardımı veya ihracatını yapıyoruz. Bizler, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemiz için yapılan tüm olumlu çalışmaların ve yatırımların arkasındayız.
Ülkemizde son yıllarda sağlığa büyük yatırımlar yapıldı, 13 şehir hastanesi hizmete girdi. Türkiye’de toplam 14 bini aşkın sağlık kuruluşu hizmet vermeye devam ediyor.

Değerli Milletvekilleri;
Türkiye, Kovid-19’a karşı ilk tedbir alan ülkelerden biridir. Daha salgın ülkemize gelmeden Bilim Kurulu oluşturuldu ve aylardır büyük fedakârlıklarla çalışıyorlar. Lider Devlet Bahçeli Bey’in dediği gibi, bu hastalığı aklın, bilimin ve duanın gücüyle yeneceğiz ve yenmek üzereyiz.
Bugün Dünya’nın pek çok ülkesinin sağlık sistemi çökmüştür.
Örneğin, Avrupa’da ve ABD’de hasta ayrımları yapıldı. Hastalarını sokakta bıraktılar. Doktorlar isyan edip, vazifelerini yapmadılar, çalışmayı bıraktılar.
Birilerinin başına atom bombası yağdırarak, insanlara katliam yaparak, büyük devlet olunmaz. Bugün, ABD’de 50 milyon işsiz ve 6 milyon evsiz insan var.
Geceleri, New York sokakları, parklar, bahçeler, evsiz insanlarla dolu.
Kimin büyük devlet olduğu, bu küresel salgında görüldü. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, köklü bir devlettir, güçlü bir devlettir.

Biz hastalarımıza, asla hiçbir ayrım yapmadan eşit hizmet verdik. Hastalar sokaklara terk edilmemiştir.
Fransa’da hekimlik yapan bir Türk doktor arkadaşım bana dedi ki; “Bizim burada doğru dürüst hastane yok. Sağlık sistemi yok. Biz hastalarımızı, İngiltere’ye ve Almanya’ya gönderiyoruz.”

Avrupa’da durum bu…
Türkiye’deki hastane binaları mükemmel...
Tıbbi malzemelerimiz son derece modern. Doktorlarımız, sağlık personelimiz; bilgileri, becerileri ve çalışkanlıkları ile şuanda Dünya’da bir numaradır. Bütün Dünya bizi bu konuda takdir ediyor.
Çünkü Türk Milleti, fedakâr bir millettir. Yardımseverdir. Hayırseverdir. Egosu, kompleksi olmayan bir millettir.
Biz, seferberlik yapmış; Kurtuluş Savaşı’nı yaşamış bir ecdadın çocuklarıyız.
Türk Doktorları, her zaman vatanın milletin yanındadır. Gerektiğinde cephededir. Sınır boyundadır. Deprem bölgesindedir. Çığ bölgesindedir. Heyelan bölgesindedir. Afrin’dedir. El-Bab’tadır. Karabağ’dadır.
Çanakkale’de, Sakarya’da, Kocatepe’de tıbbiye mektebinin tamamı şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin.
2 ayda 2 büyük pandemi hastanesi inşa edildi. 15 günde yapılan yerli solunum cihazı ve ayrıca koronavirüs tedavisinin olmazsa olmazı hay-fılov cihazlarını yaptık.
Hay-fılov yüksek akımlı oksijen desteği veren cihazdır. Her hastanede ve sağlık kuruluşunda mutlaka bulunmalıdır.

Koronavirüsün ağır komplikasyonları vardır. İleri yaşta olan veya ilave hastalığı olanlarda, akciğerlerde fibrosis yani dokuda kalınlaşma, nedbe. Miyokardit, kalp yetmezliği, damar iltihaplanmaları ve çoklu organ yetmezliği.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz.” Sözünü akıllara kazıyan hekimlerimiz ve tüm sağlık personelimiz, büyük özverilerle salgına karşı mücadele ediyorlar.
Ne yazık ki 130 bin sağlık çalışanımız Koronavirüse yakalandı, 225 arkadaşımız şehit oldu. Benim de Tıp Fakültesi’nden hocam olan Prof. Dr. Murat Dilmener, değerli dostlarım Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu ve Prof. Dr. Feriha Öz ve adını sayamadığım tüm şehit olan sağlıkçılarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum.

Değerli Milletvekilleri; koronavirüse karşı en güçlü silahımız aşıdır.
Sayın Sağlık Bakanımızın açıkladığına göre, Çinli Sinovac şirketinin CoronaVac isimli aşısından, 20 milyon doz gelmesi an meselesidir. Nisan sonuna kadar 50 milyon doz alınacak ve inşallah yaz gelmeden 100 milyon doza ulaşılacak. Avrupa’da aşıyı en hızlı uygulayabilecek ülkelerden biriyiz.
Vatandaşlarımızı bilgilendirerek, ikna yoluyla; hepsini aşılayacağız.
Bunun yanında, şuan 16 merkezde aşı çalışmaları devam ediyor. Nisan ayı itibariyle yerli aşımız kullanıma hazır olacak.
Maalesef Türkiye’de her şeye hayır diyen bir kesim var. Yollara, köprülere, tünellere her türlü yatırıma hayır diyorlar. İHA’ya, SİHA’ya Kuzey Suriye’ye ve Kuzey Irak’a karşı çıkıyorsunuz. Bari hastaneye ve aşıya hayır demeyin.
Bunların hayır dediği, her şeyde hayır vardır.

Değerli Milletvekilleri;
Sağlıkçıların özlük haklarının iyileştirilmesini bekliyoruz. Koronavirüsün meslek hastalığı sayılması ve virüs yüzünden can veren personelimizin şehit kabul edilmesi için gereken çalışmaları takip ediyoruz. Sağlık personelimizin, seyyanen ve adil olarak ek ödenekten faydalanmasını destekliyoruz.
Obezite ile mücadele edilmeli, sağlıklı beslenmeye ve spora yönelmeliyiz. Herkesin bir Aile Hekimi olduğu gibi, birer spor ve diyet uzmanları da olmalı, sağlıklı yaşam tercih edilmelidir.
Ayrıca; tüm hastalıklardan korunmanın en büyük ve en kolay yolu tabiata dönmektir. Toprağımızı ve doğamızı korumalıyız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; “Toprak, o kadar cömerttir ki, dökülen her damla terin karşılığını verir.”

Ne yazık ki emek değil, kirlilik üretiyoruz. Dünyamız bu kirliliği kaldıramıyor, her geçen gün artan nüfus, gezegeni kirletmeye devam ediyor. Beslenme alışkanlıklarımız değişti; çocuklarımız ambalajlı besinlerle büyüyor, doğal ürüne ulaşamıyor.  şık Veysel, yüz yıl önce bakın ne diyor;

Karnın yardım kazmayınan belinen
Yine beni karşıladı gülünen, çiçeğinen
Benim sâdık yârim kara topraktır

Değerli Milletvekilleri, insanoğlunun geleceği toprağa dönüşündedir.

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Güzel ülkemizde her zaman gök mavi, dal yeşil tarla sarı olsun diyorum. Bütçemizin tekrardan hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurul’u saygıyla selamlıyorum."