Artık genç yaşta da kapıyı çalabilen meme kanserine karşı farkındalığı artırmak ve erken teşhisin önemi konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla tüm dünyada Ekim Ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak kabul ediliyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı ve Senoloji (Meme Bilimi) Enstitüsü Müdürü, Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, sağlık boyutu kadar estetik kaygıların da ciddi ölçüde yaşandığı ve kafalarda pek çok sorunun yer aldığı meme kanseri cerrahisi hakkında hastaların en sık yönelttiği 9 sorunun cevaplarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
SORU: Her meme kanserinde mutlaka cerrahi tedavi gerekli mi?
CEVAP: Bazı metastatik meme kanserleri hariç, her meme kanserinin tedavisinde cerrahi gereklidir. Ancak tedavi sıralamasındaki yeri hastalığın ilk tanısındaki evresine ve tümörün biyolojisine göre farklılık gösteriyor.
SORU: Meme kanseri tedavisinde ilk seçenek cerrahi mi?
CEVAP: Her zaman ilk tedavi seçeneği cerrahi değildir ve olmamalıdır. Bu kararı tamamen hasta bazında almak gerekiyor. Hastanın genel durumuna, tümörün evresine ve tümörün biyolojisine göre karar vermek gerekiyor. Hastada tümör boyutu büyük, tümör özellikleri agresif ve koltuk altına yayılım özelliklerinden biri, bir kaçı ya da hepsinin olduğu lokal ileri evre meme kanserlerinde ilk tedavi seçeneği sistemik tedavi (kemoterapi ve akıllı ilaç-immünoterapi kombinasyonları) oluyor. Tümör boyutu küçük, tümör yumuşak başlı, koltuk altına ve uzak organlara metastaz olmadığı erken evre meme kanserlerinde önce cerrahi ve sonrasında sistemik tedavi uygulanıyor. İlk tanıda metastatik olan hastalarda öncelikle sistemik tedavi ile başlanıyor ve bu tedavi sonrasında tedavi yanıtının uygun olduğu hastalarda cerrahi tedavi sürece ekleniyor.
SORU: Meme kanserinde meme mutlaka alınmalı mı?
CEVAP: Prof. Dr. Cihan Uras “Meme kanserinde memenin mutlaka alınmasına gerek yok. Meme kanseri cerrahisinin ilk yapılmaya başlandığı zamanlardan günümüze kadar olan gelişmeler, bilimsel çalışmalar ve hasta takipleri meme kanseri tedavisinde özel durumlar hariç memenin tamamının alınmasının gerekli olmadığını gösterdi. Günümüzde cerrahide altın standart memenin korunmasını sağlayan meme koruyucu cerrahidir. Uygun hastalarda eğer tümör çok büyük değilse, tümör meme içinde yaygın değilse seçilmesi gereken yöntem memenin tümör olan kısmının alındığı meme koruyucu cerrahidir. Bu koşulların olmadığı hastalarda meme dokusunun tamamının alındığı ameliyatları tercih ediyoruz” diyor.
SORU: Memenin korunduğu ameliyatlarda memenin şekli bozuluyor mu?
CEVAP: Meme koruyucu cerrahilerde memenin şekli bozulmuyor. Küçük tümörlerde memenin şekli değişmiyor. Büyük tümörlerde onkoplastik cerrahi yaparak memenin şeklini koruyoruz. Onkoplastik cerrahide cerrahi prensiplerle plastik cerrahi prensiplerini birleştiriyoruz. Memenin içinde dokuları kaydırarak, çeşitli teknikler kullanarak memenin şeklini koruyoruz.
SORU: Memenin tümünün alınması gerekli mi? Gerekli olduğu durumlarda meme başı alınıyor mu?
CEVAP: Memedeki tümör meme içinde çok yaygınsa, hastada gen mutasyonu varsa ya da hastanın ailesel meme kanseri riski fazlaysa meme dokusunun tamamı alınabilir. Meme başı her zaman korunamayabilir. Tümör meme başının hemen altında yakın mesafedeyse meme başı alınabiliyor. Meme başını kurtarmak için ameliyat sırasında meme başı altından patolojiye örnek gönderiliyor. Patoloji uzmanı dokuyu inceliyor, tümör yoksa meme başı çok ince olacak şekilde bırakılabiliyor. Tümörün meme başına uzak olduğu durumlarda meme başını korumayı tercih ediyoruz.
SORU: Meme alındığı zaman aynı ameliyatta tekrar meme yapılıyor mu?
CEVAP: Meme dokusunun alınması gereken ameliyatlarda güncel uygulamamız eş zamanlı protez ya da hastanın kendi dokusuyla meme onarımı yapmak. Bu şekilde hasta meme kaybını yaşamamış oluyor.
SORU: Memenin tümünün alınması hastalığın yayılmasını engeller mi?
CEVAP: Memenin tümünün alınması ya da bir kısmının alınması hastalığın yayılımını engellemez, hastalığın yayılımı bununla ilişkili değildir. Bilimsel çalışmalar ve hasta takipleri memenin bir kısmının ya da tamamının alınmasının hastanın beklenen yaşam süresi üzerinde üst düzey etkisinin olmadığını ortaya koymuştur.
SORU: Başlangıçta lenf bezlerine yayılma olduğu tespit edildiğinde ne yapılıyor?
CEVAP: Prof. Dr. Cihan Uras “Başlangıçta lenf bezlerine yayılım olduğunu biliyorsak lenf bezlerini koruma şansımız oluyor. Bu tedaviye önce sistemik tedavi-kemoterapi başlıyoruz. Sistemik tedavi tamamlandığı zaman hastayı cerrahi için değerlendiriyoruz. Cerrahi sırasında sentinel lenf nodu biyopsi yapıyoruz. Lenf nodlarında kemoterapiyle yanıt gelişmiş ve tümörlü hücreler tamamen temizlenmişse erken evrede olduğu gibi birkaç lenf nodu alarak işlemi bitiriyoruz” diyor
SORU: Koltuk altındaki lenf bezlerinin tamamı temizlenmeli mi?
CEVAP: Güncel uygulamamız ileri evre olmayan meme kanserlerinde sentinel lenf nodu biyopsi yapmak. Bu şekilde koltuk altında bulunan ilk nöbetçi birkaç lenf nodu alınarak patolojik incelemede tümör varlığı durumuna göre koltuk altında geri kalan lenf nodlarının alınıp alınmamasına karar veriyoruz. Bu şekilde koltuk altındaki lenf bezlerini korumuş ve gereksiz tüm lenf bezlerini çıkarmamış oluyoruz.
YORUMLAR