CHP Silivri Gençlik Örgütü, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde tutuklu gazeteciler "Erdem Gül ve Can Dündar’ın yanındayız" çağrısıyla, Silivri Cezaevi önünde İstanbul’un tüm ilçe örgütlerinin de katılım gösterdiği bir basın açıklaması düzenledi. CHP Silivri Gençlik Örgütü, diğer ilçelerden misafir olarak gelen ilçe örgütlerine meyve suyu ve simit ikramında bulundu. Yapılan basın açıklamasına İstanbul İlçe, Gençlik ve Kadın Örgütlerinin yanı sıra, Belediye Başkanları, Parti Meclisi üyeleri ve İstanbul Milletvekilleri Eren Erdem, Ali Şeker, Mahmut Tanal ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal katıldı.
CHP Silivri Gençlik Örgütü öncülüğünde gerçekleşen eylemde CHP Silivri Gençlik Örgütü Başkanı Berker Esen de İstanbul adına ortak bir basın açıklaması okudu. Esen yaptığı açıklamada şu mesajları verdi:
“1200, 137, 234, 31, 100, 15, 2, 56, 128, 877,180, 149…
Bu rakamlar, çok bilinmeyenli bir denklemi ifade etmiyor.
Bu rakamlar çok bilinenli bir faşizmin, 2016 yılındaki Türkiye Cumhuriyetinde yaşattığı utanç rakamlarıdır. 1200 gazeteci işsiz kaldı, 137 gazeteci görevi başında şiddet gördü, 234 gazeteci yargılanıyor, 31 gazeteci cezaevinde, 100 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alındı, 15 televizyon kanalı kapatıldı, 2 gazeteye el konuldu, 56 farklı olayda gazetecilere akreditasyon engeli getirildi, 128 yayın engellendi, 877 internet sitesine erişim engeli konuldu, ülkemiz basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149'uncu sırada…
Bizler CHP Silivri Gençlik Örgütü olarak, bu ilçede yaşayan her bir yurttaş gibi “Silivri’de yaşamak güzeldir” sloganını her yerde haykırırken, Silivri’de esir olarak yaşayanları asla unutmuyoruz.
Burada, hemen arkamızda oynanan tiyatro ilk kez sahne almıyor. Bundan 7 yıl önce Ergenekon kumpasıyla birlikte başlanan oyununun, kaçıncı sahnesi olduğunu artık takip dahi edemiyoruz.
Biz burada cop yedik, biber gazı yedik, ev sahibi olarak dostlara kucak açmak için direniş çadırları kurduk. Ve bizler terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle suçlandık. O gün bu davaların kumpas olduğunu haykırdığımızda bizlere vatan haini diyenler, bu davanın savcısı olmuşlardı. Bu davanın savcısına özel araç tahsis edilmiş ve kendisi kahramanlıkla taltif edilmişti. Ama ne acıdır ki, 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında paraları sıfırladıkları tespit edilenler, o günün kahramanlarını bugün vatan haini ilan etmişleridir.
Bugün Can Dündar, Erdem Gül ve diğer gazetecilerin tutuklanmasıyla zevk alan yığınlar, bundan 7 yıl önce Ergenekon ve Balyoz davalarında tutuklanan aydınlar içinde aynı zevki yaşıyorlardı. O günkü faşizmi uygulayan “bu davanın savcısıyım diyenler” bugün bu davalarında savcısı hatta hâkimi olmaya devam ediyorlar. O gün kandırıldık, aldatıldık diyen faşizmin temsilcileri, bu davaların sonunda acaba suçu kime atacaklardır? Bugün çalışan gazeteciler günü değildir, bugün çalışamayan gazeteciler, esir tutulan gazeteciler, öldürülen gazeteciler, kovulan gazeteciler, tutuklanan gazeteciler, Silivrili Gazeteciler günüdür.
Sizlere söz veriyoruz, bu ülke faşizme boyun eğmeyecektir, bu ülke Hitler Almanya’sına özenenlere fırsat vermeyecektir, bu ülke Alevilerle evlenilmez diyenlerin suratına tükürecektir, bu ülke kendi çocuğuna cinsel arzu duyanları onaylayanları kendi pisliklerinde boğacaktır, bu ülke Can Dündar ve Erdem Gül gibi düşünen aydınların yaktığı ateşle, aydınlığa yürüyecektir. Bu ülke Kurucu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyeti hedefine doğru yürüyecektir. Bu ülke doğusunda ve batısında barışın hâkim olduğu bir ülke olacaktır. Tutuklu gazeteciler günümüz kutlu olsun."
Kabalık grup açıklamaların ardından olaysız bir şekilde dağıldı.
YORUMLAR