Silivri'de sosyal medya üzerinden organize edilen 'Bonzai ile Mücadele' konulu seminere, uyuşturucu madde kullanmış olan iki genç katılarak yaşadıklarını anlattı.
Uyuşturucu ile mücadele konusunda duyarlı vatandaşlar tarafından organize edilen eğitim seminerinde, Narkotik Uzmanı Harun Yıldırım'dan sonra Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği (AYBUDER)'de uyuşturucu madde kullandıkları için halen tedavi gören iki genç kürsüdeydi.
Yaşar Kemal Fuaye Salonu'na gelen Uğur Okur ve Zeyd Üstün adlı gençler, uyuşturucuya nasıl başladıklarını anlatarak neler yaşadıklarını Silivrililerle paylaştı.
"DAYAK YEDİM VE EVDEN KAÇTIM"
İlk konuşmacı olarak Uğur Okur mikrofonu aldı ve uyuşturucu madde kullandığı dönemde neler yaşadığını şu cümlelerle anlattı: "Ben aslen Erzurumluyum, babamı 7 yaşında kaybettikten sonra ailemde büyük bir baskı başladı. Ailem tarafından sürekli bir planlamayla büyümeye başladım. Bana sürekli sen öylesin, sen böylesin diyip durdular. Ama işlerine geleni yaptığım zaman 'aslan oğlumuz, cici oğlumuz' diye hitap ediyorlardı bana. 11 yaşında annemle tartıştığım bir gün ağzımdan küfür çıktı. Dayak yedim ve evden kaçtım. İşte o evden kaçtığım gün dışarıda 3 tane arkadaşıma denk geldim. Kahkahalar atıyorlardı. Ellerinde de bir poşet vardı. (Tiner içmeyi kastediyor) Benim o kahkahalara gerçekten çok ihtiyacım vardı ki, çünkü gerçekten bir boşluğun içerisindeydim. Yanlarına gittim ve ben de onlarla çektim. Ardından bende gülmeye başladım. Resmen o ağlayan çocuk gitti yerine ayrı bir eğlenceli çocuk geldi. O gün kendime dedim ki 'Bundan sonra senin can yoldaşın, çok iyi bir arkadaşın var, seni mutlu eden' maddeler bu şekilde hayatıma girmiş oldu"
"CİNAYETE KARIŞTIM"
"14 Mayıs'ta bir cinayete karıştım. Arkadaşlarımdan birine, marketçilerden biri tecavüz etmişti. Biz de oraya gittik fakat olay çığırından çıkınca marketçi orda rahmetli oldu. 3 veya 5 gün nezarette kaldım. Karakolda dayakta yedim. Eğitim hayatımdan nefret ettim. Belimde kuru sıkı silahımla yakalandığım için okuldan atılan bir öğrenciydim. Çünkü evde sürekli abimden dayak yediğim için dışarıda güçlü olmalıydım. Nerede kabadayı, sert ve kötü insan varsa onlarla gezmeyi tercih ettim. Okuldan atıldıktan sonra dayımın mobilya dükkanında işe başladım. Bayılıyordum dayımın dükkanına. Dükkanda tiner olduğu için eve gidene kadar tiner çekiyordum. Her gün bahanelerimde vardı. Bugün boya yaptık, bugün başka bir yeri boyadık gibisinden sırf tineri koklamak için bahane üretiyordum."
"HASTANE BANKLARINDA YATTIM"
"17 yaşımda Erzurum'dan ayrılmama neden olan sebep, mahallede bir olaya karıştım. Olayda bir kaç tane yara aldım, fakat bu olayda cinayetle sonuçlandı. Sonrasında ailem beni Erzurum'dan ayrılmamı istedi ve Bursa'ya gönderdiler. Amcamın yanına 1 hafta kaldım. Zoruma gitmeye başladı. Ben bir aile kavramı içerisinde büyümediğim için akşam 7 olduğu zaman sofra kuruluyor. Yengem çamaşırlarımı yıkıyor. İlk geldiğim zaman Bursa'ya beyaz çorapla kundura ayakkabı giyen, Batı'nın kötü gözle gördüğü tipte tamamen şiveyle konuşan birisiydim. 1 hafta sonra amcamın evinden de kaçtım ve parklarda yaşamaya başladım. Hastane banklarında yattım. 2 ay duş alamadım. Çok ciddi zorluklar çektim, fakat gidebilecek bir evim yoktu. Erzurum'a döndüğüm zaman başıma bir sürü olay gelecekti. Bursa'da ailevi ortamı da zaten sevmemiştim"
"BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ DEMİŞTİM"
"Bursa'da bir hastanenin kantininde iş buldum. Hastane banklarında sürekli yattığım için orada bana iş verdiler. Birisiyle tanıştım ve beni bir kafeye götürdüler liseli gençlerin takıldığı. Ben de zaten onlarla aynı yaştaydım. Kafeye iki tane liseli kız geldi, oturdular ve çantalarından sarılmış esrar çıkarttılar. Ben o an bir şoka girdim. Çünkü bizim orada bir örf adet vardı. Esrarı ağır abiler içerdi. Esrar bizim ulaşabileceğimiz bir şey değildi. Korkunç gibi bir şey görüyordum. Kızların biri uzattığı zaman etnik bir unsur vardır. Kızlar içiyorsa ben her türlü içerim gibisinden. Hiç düşünmeden bende onlarla çekmeye başladım ve böylelikle esrara da başlamış oldum. Madde kullananlardan nefret ediyordum o yaşıma kadar. Her defasında bir kereden bir şey olmaz diye yeni bir maddeye geçiş yapıyordum"
"ARKADAŞLARIM ÇİZGİ FİLM KARAKTERLERİNE BENZER HAP VERDİ"
Bir keresinde yolda giderken arkadaşlarımdan biri çizgi film karakterlerine bezer 2 tane hap verdi. 'Bir şey olmaz iç' diyerek ve ben de o hapları görünce zaten gülerek ikisini de içtim. İçince kendimden geçtim ve 'bunu bana neden daha önce vermediniz?' diyerek tartışmaya başladım arkadaşlarımla. Bu bu kadar güzel bir şey miydi gibisinden"
"28 GÜN HAPİS CEZASI ALDIM"
"Askerlik çağım geldi. Askere gitmeme 10 gün kala ailem geldi. Annemle ablam. Annemin zaten okuma yazması yok ablam üniversite falan okuyordu en bilgilimiz oydu zaten. Geldiklerinde beni tanıyamadılar. Tamamen giyimim kuşamım değişmiş, saçlarına fön çeken, değişik sakallar bırakan şivesi düzelmiş birisiyle karşılaştılar. Askere gittim arayışa girdim. 2 tane çocuğun akşam ki yat içtimasından sonra onlarında arayışta olduklarını anladım. Çünkü ben bir bağımlıyım başka bir bağımlıyı gördüğüm zamanda tanıya biliyorum. Askerliğimin 3. günü başladım tekrar madde kullanmaya 28 gün hapis cezası aldım"
"BONZAİ İLE HABERLERDE TANIŞTIM"
"Askerliğim bitti ciddi bir ilişkim vardı 4 yıllık uyuşturucuyu söylememiştim. Almanya'ya gidip hayatımı kurtaracaktım. Onu söylediğim zamanda işte beni terk etti. İyi ki terk etmiş, çünkü bağımlılığın ne olduğunu bilmiyordu. Daha sonra Bonzai ile haberlerde tanıştım. Ali Kırca'nın sunduğu haberlerde esrardan yüz kat daha kötü bir madde var Bonzai diye o haberi görünce benim aklıma ilk şu geldi; 'Acaba yüz kat fazla dediğine göre bana ne kadar bir haz verecek' çünkü her maddeye geçişte ayrı haz vardır"
"KALBİM AĞZIMDAN ÇIKACAKMIŞ GİBİ OLDU"
"Bonzai'yi denemeye karar verdim. Arkadaşımla Unkapanı'na gittik, korkumuzda vardı aslında. Dozajını bilmediğimiz için normal esrar gibi kullandık, 4-5 içimliği 1 kere de aldık ama diğer arkadaşlarımıza da biz şuradayız diye haber vermeyi de ihmal etmedik. Başımıza ne geleceğini bilmiyorduk çünkü. O an sadece hatırladığım, hiç bir şey düşünememeye başladım. Midem bulanmaya başladı ve ağaçların halka halka üzerime geldiğini hatırlıyorum. Kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi oldu. Allah'la konuşuyormuş gibi birisiyle konuşmaya başladım. Al canımı gibisinden ne olduğunu anlamadım. Anlatılmayacak bir duygu çünkü. Bir kaç kez daha içtikten sonra hiç bir şey yapmadı bana. Torbacılardan başka bir madde istediğim zaman 'Sen artık bonzai içtiğin için başka bir madde sana kafa yapmaz bozai ile devam et' dediler"
“CİDDİ SAĞLIK PROBLEMLERİ YAŞADIM”
"Sonrasında bir kaç işe giriştim ve elime yüklü miktarda para geçti. Kendi kendime 'Bende bu kadar para var bu parayla uyuşturucuda almalıyım' dedim ve aldım. Türkiye'de görebileceğiniz bütün maddeleri ben kullandım. Paralarım bittiği zaman tekrar Bursa'ya geri döndüm. Yoldan geçenlerden '1 tane sigara verir misin?' durumuna düştüm. Daha sonra mecburen satıcılığa başladım. O dönemde Ahmedinejad denilen bir madde kullandım ve çene kemiklerimi eritti benim. Dümdüz dişlerim varken dişlerim dökülmeye başladı. Ciddi sağlık problemleri yarattı. Torbasını tutmaya başladım. Çünkü ciddi bir para geliyordu. Ben bunu ilk başlarda çok küçük içerken, 9 gram yani 3 paket içer duruma geldim. Bu dönemlerden sonra ailem hastaneye gitmemi istedi. Hastanede bir psikiyatri 4 tane ilaç yazdı ve beni gönderdi. Çıktım ve 1 tane ilaçtan içtim ablam dedi ki 'bak sakinleştin iyi görünüyorsun' peşinden 4 tane daha içtim hap biraz etkisini bıraktıkça ben yenisini içiyordum. Bu sefer ilaç bağımlılığı başladı. Doktora gittiğimde bana ilaç vermediler. Bu sefer hastanelerde çalıştığım için eczanelerden ilaç tedarik etmeye başladım. Hepsini bir birine karıştırmaya başladım"
“ARKADAŞLARIMLA TÖVBE’DEN SONRA TARTIŞTIK”
"Arkadaşlarımla Adıyaman Menzile gittik tövbe aldım. Ama giderken yanımızda madde de getirdik. Tam köy çıkışına geldik, arkadaşlarıma dedim ki 'beni burada bırakın siz tövbe aldınız siz dumandan etkilenmeyim' Onlar da bu duruma itiraz ettiler, kendilerinin de içmek istediklerini söylediler ve içtik"
“İYİLEŞECEĞİME İNANMIYORDUM”
"Eve geldiğim zaman bir avuç hap içtim. Uyuşturucu madde ile intihar etmeye kalktım. Kız arkadaşıma kendimi öldüreceğimi söyledim oda 'öldür artık' dedi. Hastaneye kaldırmışlardı beni. Hastaneden çıktığım zaman da, şuan benim 2 buçuk yıldır hocalık yaptığım "AYBUDER” Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği'ne gittim. Derneğe gittiğim zaman beni iyileştireceklerine inanmıyordum. Ailemin hepsini karşıma aldım. Dedim ki 'benden ümidinizi kesin artık ben yolun sonuna geldim' demiştim. Bu dernek son ümidimdi. Derneğin kapısını çaldım, kolu çiziklerle dolu dövmeli bir adam açtı kapıyı. Ben tabi gülmeye başladım. Doğru yer olmadığına inanıyordum. Rehber vardı içeride, 5 dakika konuşalım mı dedi. Odaya girdik, 3 saat falan geçti. Şunu fark ettim; beni hiç yargılamadı! Hiç bir soru işareti yoktu! Dedi ki bana 'Sen bir bağımlısın, bunların hepsi normal' bana bir garip geldi öyle demesi. Çünkü herkes benden uzak durmaya çalıştığı için şaşırdım. Bacağımda bir şirinler dövmem var, bu dövmeyi çocukluğumu yaşayamadığım için yaptırdım. Benim çocukluğumu duyunca korkmaya başlamıştı. Bacağımdaki dövme sayesinde benim dernekte kalmam söylendi. Şuanda şakasını dahi yapıyorlar. Şirinler dövmesi olan biri ne kadar kötü olabilir şeklinde.. O gece orada kaldıktan sonra Yavuz hocamız geldi. Dernek başkanı, hiç tanımadığım 56 yaşındaki bir adam, benim boynuma sarıldı. Bu bana bir güven verdi. Sabah akşam gurup toplantıları yapıldı. Herkes bağımlıydı. Ortamdaki kimse, kimsenin lafını kesmeden güzelce konuşmalar yapıldı. Konuşmalarda, aile, arkadaşlık, sevgi bu kavramlar yer aldı. Sorun aslında uyuşturucu değil asıl sorun evin içerisinde yaşadığımız duygulardır. Benim sırtımda kocaman bir çöp kamyonu vardı. Ben bu çöp kamyonunu doldurmuştum sürekli ama en sonunda boşaltmayı başardım.
“1 YILLIK MADDE GEÇMİŞİM OLDU”
Okurun anlatımlarından sonra diğer eski madde bağımlısı Zeyd Üstün mikrofonu aldı ve yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Ben Edirneliyim. 1 yıllık madde geçmişim oldu. Bizim orada alkol, sular seller gibi kullanılır. Alkol zaten genetik olarak ailemden bana dokulanmıştı. Düğünlerde, arkadaş ortamlarında sürekli önerilen bir şeydir alkol.. Böyle bir alt yapı zemin hazırken alkol bana geçici bir haz verdiğini hissettim. Kafama taktığım, düşündüğüm, problem yaptığım birçok şeyi o anlık unutturuyor ve sanki mevcut gerçekliğin dışında başka bir gerçeklik yaratıyor. Böyle bir algısı vardı benim için yani ilk alkol kullandım.”
“BENİM HİÇ ARKADAŞIM YOKTU”
“Ben 3 ailenin birlikte kaldığı 3 göz odada büyüyen bir çocuğum. Kendimi bildiğim bileli içimde bir yabancılık hissi vardı. Anne diye bir seslendiğim bir kadın ve baba diye seslendiğim bir adam var ama ben onlara karşı bir şey hissetmiyorum. Çünkü, hiç biriyle gerçek manada geçirmiş olduğum geçmiş yok.. Anne sürekli evin tek geliniymiş gibi temizlik yapar. Baba da işte. Bizim için para kazanmak için çalışır. Sürekli bir koşuşturma… Benim hiç arkadaşım yoktu, küçükken babaannemin horozları falan vardı. Benim arkadaşlığımı onlar yaptı. Oyuncağım olmadığından evin arkasında babamın alet çantası vardı. Onlarla oynuyordum. Elimi kolumu falan kesiyordum yanlışlıkla… Ama şu da vardı, bu nedir diye soramıyordum aileme. Sorduğum zaman benimle ilgilenmeyeceklerini biliyordum. Evde 15-16 kişi vardı ve ben görünmüyordum. Bu ben de çok büyük aşağılık kompleksi yarattı. Özgüvenim yok, toplum içerisinde bir insanla nasıl konuşmam gerektiğini lise çağlarında öğrendim. Ttek hissettiğim şey ailem beni istemiyor. Ailem beni dışlıyor diye hissettim. En son baktım böyle olmayacak, orada ki bir tane arkadaşımla anlaştım, onu bacağından bıçaklayarak kendimi oradan attırdım. Ondan sonra zaten madde hayatım başladı.
“ALKOLÜN YERİNİ UYUŞTURUCU ALMAYA BAŞLADI”
İlk esrarımı İstanbul Kuştepe’de içtim. Kuştepe’de madde bulmak çok kolay, ilkokul arkadaşımla aynı tarihte içmeye başladık. Onunda ailesiyle ilgili problemleri vardı. Benimle aynı sorunları olduğu için birbirimizi anlıyorduk ‘bir gün gel bira içelim’ dedi, içtik. Tabi zamanla alkolün yerini uyuşturucu almaya başladı. Askere gidene kadar hafta sonları bu şekilde içerek geçti. Askerliğimi Hakkari’de yaptım. Bütün içiciler sanki oradaydı. Orada öle bir sistem kurulmuş ki, ben sivilde bulmakta güçlük çekerken, askerde daha rahat ulaşabiliyordum. Git gide tolerans yükseldi. Sigara, alkol, esrar bunlar tabi başlangıç. Sonrasında askerden geldiğimde eroine bulaştım. Eroin’i içtiğimde uyuşturucunun ne olduğunu anlamış gibiydim. Çünkü elde avuçta bende ne varsa gitmişti. Ardından bu işin olmayacağına kanaat getirdim ve "AYBUDER” Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği’ne gittim. Orada bana yardımcı oldular. Şuanda durumum gayet iyi madde kullanmayı da bırakmış durumdayım."
AİLEDEKİ İLGİSİZLİK
Uyuşturucu bağımlılarının anlatımlarındaki büyük detay, "ailedeki ilgisizlik" olarak yorumlandı. Ailede başlayan sorunlar, çocukları sokaklara yöneltiyor. Evinden uzaklaşınca uyuşturucu ile tanışılıyor.
YORUMLAR