Obezite, 21. yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından birisi olarak öne çıkıyor. Fazla kilolu ve obeziteli bireylerin sayısı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek artış gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından son yayınlanan raporda Türkiye, yetişkin nüfusu baz alarak Avrupa’da obezitenin en yüksek olduğu ülke konumunda. Türkiye’de her 3 yetişkinden ikisinde kilo fazlalığı veya obezite mevcut. Obezite sadece yetişkinler arasında değil, çocuklar arasında da hızla yayılıyor. Türkiye’de her dört çocuktan biri fazla kilo problemi yaşıyor.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Obezite, Dislipidemi ve Hipertansiyon Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Fahri Bayram ve Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sinem Kıyıcı, 4 Mart Dünya Obezite Günü’ne özel olarak Covid-19 döneminde obeziteli bireylerin yaşadıkları sağlık sorunları hakkında önemli noktalara değindi.
OBEZİTE EN SIK GÖRÜLEN ÖNLENEBİLİR ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA İKİNCİ SIRADA
Prof. Dr. Sinem Kıyıcı, “Obezite; diyabet, hipertansiyon, yüksek kan basıncı, kan yağlarında yükseklik, koroner arter hastalığı, inme, çeşitli kanserler, uyku-apne sendromu, karaciğer yağlanması, reflü, safra yolları hastalığı, kısırlık, depresyon, eklem ve hareket sorunları gibi pek çok kronik hastalığa da sebep oluyor. En sık görülen önlenebilir ölüm nedenleri içinde ise obezite ikinci sırada yer alıyor.
Dünya, Çin’in Wuhan kentinden başlayıp yayılan Covid-19 pandemisi ile mücadelesini sürdürürken, güncel veriler dünyada ve ülkemizde Covid-19 hastalığı bilançosunun obeziteli bireyler için daha ağır olduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar; obeziteli ve fazla kilolu bireylerde normal kilolu olanlara kıyasla Covid-19 pozitifliğinde %46’lık, hastaneye yatışlarda %113’lük, hastalığa bağlı ölümlerde %48’lik artış olduğunu göstermektedir. Türkiye’de gerçekleştirilen bir başka çalışma ise obezitenin Covid-19’a bağlı ölümleri 2 kat artırdığını işaret ediyor. Obezitenin yol açtığı solunum problemleri ve obezite ilişkili diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları gibi ek hastalıklar bu bireylerde Covid-19’a bağlı zatürre gelişim riskini ve yoğun bakım ihtiyacını artırmaktadır. Obeziteli bireylerin diğer insanlara göre Covid-19 enfeksiyonuna yakalanma ve Covid-19 hastalığını daha ağır geçirme riskinin daha yüksek olduğu bilimsel verilerle de gösterilmiştir.” dedi.
PANDEMİNİN YARATTIĞI STRES OBEZİTE ORANLARINDA ARTIŞA SEBEP OLUYOR
Covid-19 pandemisinin tüm dünyada obezite oranlarında ciddi bir artışa neden olacağını söyleyen Prof. Dr. Fahri Bayram ise sözlerine şöyle devam etti, “Pandeminin yarattığı stres ve kaygı, evde geçirilen zamanın artması, bu sürecin getirdiği sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve tedaviye ulaşımdaki güçlükler gibi faktörler de obezite oranlarının artışı açısından büyük risk oluşturmaktadır.
Öte yandan obezite ciddi sağlık problemlerine yol açmasına rağmen tedavi edilebilen bir hastalık. Sadece %5-%10 düzeyinde bir kilo kaybı bile obeziteli bireylerde obeziteyle ilişkili hastalıklara yakalanma ve ölüm riskini azaltıyor. Bireylere sağlıklı beslenme ve egzersizi içeren yaşam tarzı değişikliklerinin benimsetilmesi obezitenin hem tedavisinde hem de önlenmesinde ana basamak olacaktır. Gereken ve uygun durumlarda obezite tedavisinde ilaç tedavisi veya cerrahi yöntemler de kullanılabilmektedir.” dedi.
OBEZİTEDE FARKINDALIĞI ARTIRMAK ÖNEMLİ
Prof. Dr. Fahri Bayram, obezitenin önlenmesi ve tedavisi için obezite konusundaki farkındalığı artırmanın önemli bir nokta olduğuna dikkat çekti ve; “2020 yılından bu yana tüm dünyada daha güçlü bir ses oluşturmak adına 4 Mart, “Dünya Obezite Günü” olarak kutlanıyor. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği olarak Dünya Obezite Günü’nde obezite hastalığına dikkat çekerek, bu hastalığa karşı toplumsal seviyede mücadele edilmesi gerektiğini ve alınacak uzun soluklu tedbirlerle obezitenin önlenebilir ve tedavisi mümkün bir durum olduğunu vurguluyoruz.” açıklamasında bulundu.
YORUMLAR