Türkiye’de 100 bin erkekten 35’inde görülüyor
Prostat kanseri dünyada çok yaygın bir kanser türüdür ve her yıl 1.5 -2 milyon kişiye teşhis konulmaktadır. Yaşam boyu bir erkekte ortaya çıkma oranı %16’dir ve gelişmiş ülkelerdeki erkekleri daha sık etkileyen bir hastalıktır. Genetik faktörler ve beslenme tarzı olası nedenlerdendir. Amerika ve Kuzey Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerdeki erkeklerde, Asya ve Uzak Doğu ülkelerindeki erkeklere göre 40 kat daha fazla görülür. Türkiye’de yaklaşık risk 100 bin erkekte 35 prostat kanseri vakası olarak bildirilmektedir.
Prostat kanserinde risk faktörleri şöyle sıralanabilir:
İleri yaşta olmak: Prostat kanseri görülme sıklığı 50 yaşından sonra artar. Ortalama tanı yaşı 65 civarıdır.
Irk: Afrika kökenli, Batı’da yaşayan siyahi erkeklerde daha sık görülür.
Aile hikayesi: Babada ve erkek kardeşte varsa risk 2 kat artar. Eğer ailede bir kişide daha varsa risk bu kez 11 kata kadar artmaktadır.
Uzun boylu olmak: Prostat kanseri uzun boylu erkeklerde daha fazla görülür. Büyüme hormonu kanser oluşum mekanizmalarıyla oynayan bir hormondur. İnsülin growth hormonuna uzun boylu erkeklerin daha fazla maruz kalması nedeniyle daha sık görüldüğü düşünülmektedir.
Obezite: Doymamış yağlardan zengin gıda alımı prostat kanserine zemin hazırlayabilmektedir.
Sigara kullanımı: Sigara içenlerde PSA seviyesi daha düşüktür. Bu nedenle sigara içenlerde PSA seviyesi düşük çıktığı için prostat kanseri atlanabilmektedir ve olası tanı gecikebilir.
Yüksek kalsiyum kullanımı: Günlük 1000-2000 mg üzerinde kalsiyum alımı olanlarda prostat kanseri çok daha fazla görülmüştür. Dolayısıyla çok süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi prostat kanseri riskini artırmaktadır.
Prostat kanseri ileri dönemlerine kadar hiçbir belirti vermeyebilir ancak sık görülen işaretler şunlardır:
- Sık idrara çıkma
-İdrar tazyikinde azalma
- İdrar sonrası rahatlayamama
- İdrarda kan görülmesi
- İdrar yaparken yanma
- İleri dönemde böbrek yetmezliği
- Kemik ağrıları ve kırıkları
- 40 yaşından sonra muayene şart!
Eğer bir kişide aile öyküsü varsa 40 yaşından sonra PSA takibi ve rektal muayene olması gerekir. Muayenede amaç, prostatın büyüklüğünden ziyade prostatta kıvam değişikliğinin olup olmadığının kontrol edilmesidir. Muayenede şüphe varsa önce Multiparametrik Diffüzyon MR, ve sonrasında ultrason eşliğinde biyopsi alınarak prostat kanseri tanısı doğrulanır.
Erken evrede fark edilmesi büyük önem taşıyor
Prostat kanserinin evrelemesi yapıldıktan tedavi planlaması yapılır. Eğer erken evrede ve tümör prostatın dışına çıkmamışsa cerrahi veya radyoterapi uygulanabilir. Prostatın içindeki lokalize tümörlerde ısı enerjisiyle tümör dokusu yok edilebilir. Benzer şekilde kriyoablasyon ile tümör dokusu dondurularak yok edilir. Ancak bu iki tedavi yöntemi henüz deneysel aşamadadır ve rutin pratikte çok az merkez ve hekim tarafından uygulanmaktadır. Kitlenin lenf gibi prostatın dışına taştığı farklı durumlarda radyoterapi, hormon ve ışın tedavisi gibi seçenekler hastaların durumuna göre tercih edilir.
Birçok tedavi disiplini devreye giriyor
Prostat kanseri eğer kemiklere ve diğer organlara yayıldıysa hormon tedavisi veya kemoterapi yapılır. Testosteron yani erkeklik hormonu prostat kanser hücrelerinin çoğalmasında etkindir. Vücutta testosteron seviyesi hormon tedavileriyle düşürülür ve hastalığın ilerlemesi durdurulur. Bazen kemoterapi ile hastalık yavaşlatılabilir. Ayrıca prostat kanserinden dolayı böbrek yetmezliği, lokalize kemik lezyonları, spontan kemik kırıkları gelişebilir. Bu durumda radyoterapi ile lokalize bölgelere ışın tedavisi uygulanır.
Robotik cerrahi ile 15 kata kadar görüntü büyütülüyor
Robotik cerrahi ABD’de prostat kanserinin cerrahi tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemdir. Tam donanımlı merkezlerde ve bu konuda deneyimli üroloji uzmanları tarafından uygulanmalıdır. Prostat kanserinde robotik cerrahinin avantajları oldukça önemlidir. Sağlanan 3 boyutlu görüntüleme ve 15-10 kat görüntü büyütme sayesinde çok dar bir alanda prostatın anatomisi net görülür. İdrar tutma mekanizmasında önemli olan anatomik yapıların ve ereksiyonu sağlayan sinirlerin korunması robotik cerrahi ile çok daha başarılı şekilde yapılabilmektedir. Açık cerrahi sonrasında hastalarda sonda daha uzun süre kalırken robotik cerrahide 3-5 günde sonda çekilmektedir. Bunun yanında ameliyat sonrası daha az ağrı kesici ihtiyacı olmaktadır. İyileşme sürecinin kısalması günlük hayata daha hızlı dönüşü sağlamaktadır.
Prostat kanserinden korunmak için önemli öneriler
- Haftada 3 gün 2 saatten fazla spor yapın
- Günde 3 fincanı aşmayacak şekilde kahve tüketin
- Pişmiş domates, greyfurt, karpuz gibi likopenden zengin besinler tüketin
- Beslenmenizde balığa sıkça yer verin
- D vitamini seviyelerinizi kontrol ettirin
YORUMLAR