Silivri Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, BloombergHT canlı yayında konuştu: "Ambalaj ihracatı 10 yıl evvel 34 milyar dolardı, bugün 150 milyar dolarlara yaklaştı. Daha çok ihracat, daha çok ambalaj ihtiyacı doğuruyor."
Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Genel Başkan Yardımcısı ve SARTEN Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, BloombergHT’de Ali Çağatay’ın sunduğu ‘Ambalaj Dünyası’ programına katıldı. 3 Ekim Cumartesi günü yayınlanan programda Sarıbekir, metal ambalaj sektörüne yönelik soruları cevapladı. Türkiye ekonomisi bakımında önemli bir sektör olan ambalaj ile ilgili ‘Ambalaj Dünyası’ programına konuk olan Zeki Sarıbekir, şu şekilde konuştu;
“Ambalaj çok önemli bir şeydir, hayatımızda var olan. Baktığınız zaman bütün ürünlerin ambalaja girmesi gerekir, özellikle hijyen için. Ambalaj ürüne bir kimlik verir. Kimin ürettiği, nerede üretildiğine kadar üzerinde her bilgiyi görebilirsiniz. Aynı zamanda görselliktir, içini göremiyoruz ama ambalaja bakarak alıyoruz. Ambalaj mutlaka olmak zorunda ve her sene gelişiyor. Ambalaj bize göre bir gelişmişliğin sembolü. Türkiye’de kişi başına 200 dolar civarında bir ambalaj üretimi var. Bu dünya ortalamasının şuanda iki katı. On yıl önce Türkiye’de 100 dolar civarındaydı. Ama Avrupa’da 300-350 Dolar civarında. Amerika’da 450-500 Dolar, Japonya’da ise 500 Dolar üzerinde kişi başına düşen bir ambalaj üretimi var. Ambalajlı ürünler israfı da önlüyor. Küçük ambalajlarda aldığınız zaman tüketimi ihtiyacınız kadar kullanıyorsunuz, bu sadece gıda anlamında değil.
“150 MİLYAR DOLAR’A YAKLAŞTI”
Avrupa’da 350 Dolar, Türkiye’de şuanda 200 Dolar, ama on yıl önce 100 Dolar dedik. Neden büyüyor ambalaj sektörü? Bunlardan birisi süper marketlerin gelişmesi. Geçmişte bakkala giderdik yağ un şeker, manava giderdik meyve sebze, kasaba giderdik et, balıkçıya giderdik balık, yine biz yerel marketleri destekliyoruz ama şimdi şehirleşme arttıkça süper marketler çoğaldıkça artık böyle büyük bir ambalajdan torbaya koyup vatandaşa vermek zorlaşıyor. Süper marketlerde de daha küçük ambalajlar kullanılmak zorunda, bu da tüketimi arttırıyor. İkincisi ihracat. On yıl evvel 34 milyar dolardı, bugün 150 milyar dolarlara yaklaştı. Daha çok ihracat, daha çok ambalaj ihtiyacı doğuruyor. Bu da bizim ambalaj tüketimimizi arttırıyor.”
“DÜNYA’YA TURŞU SATIYORUZ”
Sunucu Ali Çağatay’ın ‘İhracat ne için önemli?’ sorusuna Sarıbekir, “Eski İngiltere Başbakanı var Margaret Thatcher. Ben İngiltere'de okurken şey demişti, ‘İngiltere ya ihracat yapar, ya batar.’ İhracat çok önemli bir şey. İhracat yapmak, her şirketi potansiyelden daha fazla büyütür. İhracatı biz destekliyoruz ve çok savunuyoruz. Özellikle katma değerli ürünler için gerekli olduğuna inanıyoruz. Biz gıda ve metal kapaklı ambalajda üretiyoruz. Bizim Manisa civarında bir müşterimiz var. Turşu yaparlar ve Avrupa’ya, büyük marketlere salatalık turşusu satarlar. 50 Milyon kavanoz salatalık turşusu kavanoz satıyor. Geçenlerde ziyaret ettim Hasan Bey’i. Bana ‘biliyor musunuz neden Avrupa’ya satıyoruz” dedi. ‘Fas’ta salatalık 3’te 1 fiyat Türkiye’den, Hindistan’da da 4’te 1 fiyat ama ne Fas’lılar, ne Hintliler Almanya’ya ambalaja konulmuş kornişon turşusu satamıyorlar biz satıyoruz’ dedi. Neden dedim. ‘Çünkü onlarda ambalaj yok. Örneğin Fas’ta kavanoz yok, ithal etmek zorundalar. Orada ucuz olmasına rağmen biz gönderiyoruz. Ama Türkiye’de bir cam sanayi var, yeni kurulan firmalar var. Dünya kalitesinde kavanozu alıyoruz ve bu Almanya’da bir hafta satılabiliyor’ dedi” şeklinde yanıt verdi.
Sarıbekir, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“AMBALAJ CARİ AÇIĞI AZALTIR”
“Yine biz, metal kapak üretiyoruz. İşte dünya kalitesinde bir kapağı Erdemir’in çeliğiyle, Türkiye’de üretilmiş mürekkeple, en iyi contalarla yapıp, kısa zamanda teslim edebiliyoruz. Ambalaj sanayi sayesinde, salatalık Avrupa’da rafta durabiliyor. 1 Euro’dan satılsa bu kavanozun tanesi 50 Milyon Euro. Baktığınız zaman bunun 40 Milyon Euro. Cari açığı da azaltır bu. Ambalaj cari açığı da azaltır. Vakumlu ambalajda da bir soğuk zincir gerekli. Bunların süper marketlerde satılması lazım. Soğuk zinciri olan süper marketler ve küçük marketler geliştikçe bu olabilir. Konserve de soğuk zincire gerek yok. Eksi 50 derecede de, artı 50 derecede de en ufak bir sıkıntı olmadan 3 yıla kadar içinde ki ürün dayanabilir. Biz bir buçuk yıl raf ömrü veriyoruz ve daha doğal bir şekilde içindeki ürünü saklayabiliyor.
"EN SON TEKNOLOJİ TÜRKİYE’DE”
Dünya’daki en son teknoloji Türkiye’de. Biz hem Türkiye’deki müşterilerimize bu ürünleri yapıyoruz hem de boş olarak ambalajları Dünya’ya ihracat yapabiliyoruz. Metal ambalajda 170 milyon dolar ihracatımız var. Toplam ambalaj ihracatı 5 milyar doları buldu. Demek ki bizim ambalaj malzememiz, Dünya’da rekabet edebilen bir kalite de ve fiyatta olduğu için yurt dışına da gidebiliyor. Ve yüksek fiyatlarla gidiyor. Bizim bugün metal ambalajda ortalama satış fiyatımız 3 dolar.
Bizim Avrupa en büyük müşterimiz ve çevresi. Kuzey Afrika, Rusya, Ortadoğu yine aynı şekilde. Suriye bitmiş durumda, Irak’a dolu ürünler gidiyor. İran’a biraz var ama daha da açılacak umuyoruz. Sanayinin gelişmesi lazım ki, daha çok gidebilsin.
“BİR TANE DÜNYA’MIZ VAR”
Bir kere şuna inanıyorum, çevreyi ambalaj değil, insanlar kirletir. Türkiye’de halen yüzde 40 ambalaj toplanıyor. Bu oran Avrupa’da 80’de Japonya’da yüzde 80’i geçmiş durumda. Geri topladığımız zaman kazanmamız mümkün. Ben bakıyorum, gençler çöpleri ayrı ayrı atabiliyorlar. Metali yapmak için, demir ve kömür gerekli. Birleşimi ve salgıladıkları gazlar var. Saykıl(cycle) metali var, bir kere buradan tasarruf ediyoruz. Her zaman salgılamamız lazım ve toplamamız lazım. Metal sonsuz geri dönüşüm, hiç kayba uğramıyor. Bir teneke kutu geri dönüp, bize ürün olarak gelebilir. Hemen hemen tüm malzemeler geri dönebiliyor. Metal, cam, plastikte en ufak bir sıkıntı yok.
Önce çocuklarımızı eğitim bu çevre bilincini vermemiz lazım ve sonra topluma. Sonuçta bir tane Dünya’mız, bir tane Türkiye’miz, bir tane İstanbul’umuz var. Bunların eğitimini vermek gerekiyor.
“AMBALAJ HER ALANDA VAR”
Ambalaj sadece gıda değil, her alanda var. Gıda dışında özellikle endüstriyel alanda. Endüstriyel dediğimiz zaman, bugün bir inşaat sanayi dediğimiz zaman boyaya ihtiyaç var onunda bir ambalaja girmesi lazım. Çimentosu var, alçısı var. Her sektörde kullanılan malzemelerin bir ambalaja ihtiyacı oluyor. Kağıt, karton, cam örneğin baktığınız zaman kozmetik sektöründe de kullanılıyor. Ambalaj hayatımızın her yerinde. Mutfağınızda, banyonuzda, evinizde. Her yerde ambalaj var, aynı zamanda endüstriyelde de ambalaj var. Tarım, tekstil, otomobil de de var.
“BASKI ÇOK GELİŞTİ”
Dizayn departmanlarımız var, Türkiye’de baskı çok gelişti. Mesela bir salça ambalajını sarı yapamazsınız. Kırmızı, yeşil olur. Bazı ürünlerde içinin gösterilmesi çok önemli. Ürüne göre bu değişiyor. Bizim ihracatımızda baya kuvvetli. Avrupa’da Türk ambalaj sanayi gelişmiş durumda. Biz Rusya’ya havyar kutusu satıyoruz. Bir yerde aldığınız zaman bu Sarten’in ürünüdür. Türkiye'ye aittir. İngiltere’de bir saç spreyi, tıraş köpüğü aldığınız zaman ambalajı Türkiye’den gidiyordur. Bu da Türkiye için gurur vericidir.
“TOPRAKTAN GELDİK, TOPRAĞA GİDECEĞİZ”
Teneke ambalaj en eski ambalajlardan biri. Hatta Napolyon Rusya’ya sefere gittiğinde, yiyecekleri güzel bir şekilde saklamak için teneke kullanırdı yazıyor. Birçok yeni ülkelere giderken, toplu halde giderken konserveler yenirmiş. Hatırlarsanız Çanakkale savaşında konserveler vardı. Baktığınız zaman çok eski bir mazisi var. En hijyen ve uygun şekilde saklamanın bir yolu. Nakliye dezavantajımız var ama 170 milyon dolar ihracatımız var 100 milyon doların altında da ithalat var. Gelişmiş olduğunu düşünüyoruz. Geri dönüşümü sonsuz olmasa bile bahçeye atsanız, paslanıyor ve toprağa karışıyor. Kuran-ı Kerim’de de yazıyor ‘topraktan geldik, toprağa gideceğiz.’ Tek topraktan gelip, toprağa giden ambalaj metal ambalajdır. Bizim ciromuzun yüzde 80’i metal teneke, yüzde 20’si plastik. Plastiği de destekliyoruz ama teneke tabi ki ciromuzun büyük bir kısmı. Avrupa’da da Dünya’da da bir yerimiz olduğuna inanıyorum.
Türkiye büyüdükçe, ambalaj sanayi arttıkça yurt dışındaki firmalar içinde cazip bir pazar haline geliyor.”
“GERİ DÖNÜŞÜMÜ OTURTMAMIZ GEREK”
Sarıbekir, “Geri dönüşümü desteklememiz gerekiyor. Hedef yüzde 48, biz yüzde 40’tayız. Her Japon’ya yüzde 80. Her Japon ayrı ayrı atıyor. Bizim bu bilinci oturtmamız gerekli” diyerek sözlerine son verdi.
Haber: Alparslan ERMİŞ
YORUMLAR