Türk Dil Bayramı’nın 90. yılı Silivri’de anlamlı bir etkinlikle kutlandı. Silivri Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) konseri izleyenlerin büyük beğenisini topladı. Önder Yılmaz Sahnesinde gerçekleştirilen programı Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz sanatseverlerle birlikte takip etti. Katılımın oldukça yoğun olduğu konserde TÜMATA’nın Türk musikisini yansıtan repertuarı, icra şekilleri, kıyafetleri ve dansları, etkinliği izlemeye gelenlere Türk tarihinin ezgileriyle dolu keyifli bir yolculuk yaptırdı.
DODURKA: “DİL OLMAZSA MİLLET DE OLUNMAZ”
Etkinlikte bir konuşma yapan Rumeli Üniversitesi Rektörü Hazim Tamer Dodurka, “Tarih birliği, ülkü birliği ve dil birliği… Bunların bir tanesi bile eksik olursa millet olunmuyor. Bunun bilincinde olan Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1932 yılında Türk Dil Kurultayı’nı toplayarak ulus devleti olmak yolunda büyük bir adım atmıştı. Türk Dil Bayramı’nı yaşatmamız, sazlı, sözlü ve coşkulu bir şekilde kutlayarak sahip çıkmamız lazım. Bu imkânı verdiği için Belediye Başkanımız Sayın Volkan Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum. Milli kimlik davamızı, dilimizi ve bu bayramı bize hediye ettiği için Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla ve minnetle yâd ediyorum. Türk Dil Bayramı tüm dünyasına kutlu olsun.” diye konuştu.
YILMAZ: “DİL, MİLLETLERİN KALBİ GİBİDİR”
TÜMATA konseri öncesi konuşan Başkan Yılmaz, “90 yıl önce, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan Birinci Dil Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak anılmakta ve kutlanmaktadır. Köklü ve zengin bir içeriğe sahip olan dilimizin, gelişmesi ve yaygınlaşması için bu özel günün anlamı çok büyüktür. Bu mana yüklü günün, toplumumuzun tüm kesimlerinin katılımıyla hatırlanması ve kutlanması, güzel Türkçemizin güçlenmesine destek olacaktır. Herkesin bildiği üzere dil, milletlerin hayat kaynağıdır. Milletler; kültürlerini, medeniyetlerini, dilleri üzerine inşa eder ve yaşatırlar. Milli varlıklarını kuşaktan kuşağa dil ile aktarırlar. Bir başka ifadeyle dil; toplumu kuşatan ortak değerler yaratır ve toplumsal bütünleşmeyi sağlar. Kısacası dil, milletlerin kalbi gibidir. O kalp durduğu zaman, milletler de ortadan kalkar. Tarih, dilini kaybettiği için bugün varlığını sürdüremeyen topluluklarla doludur. Türk Dili, dünyanın en kadim, en yaygın dillerinden biridir ve bizim en büyük zenginliğimizdir. Türkçemiz; Orhun Anıtlarına nakış nakış işlenmiş ruh, Kaşgarlı Mahmut’un kaleminden dalga dalga yükselen gurur, Yusuf Has Hacib’teki onur, Hoca Ahmet Yesevi’nin ocağından tüten ülkü, Karamanoğlu Mehmet Bey’in yönetim anlayışındaki irade, Yunus Emre’nin dizelerinden fışkıran sevgi, Ali Şir Nevai’nin emanetidir. Türk tarihi Türkçe’nin iffetiyle yazılmış, Türk milletinin fedakârlık ve emsalsiz mücadelesiyle anlam bulmuştur. Türkçe bizim için; zümrüt dağlardaki zirve, mor sisli ormanlardaki ziynet, gümüş köpüklü çağlayanlardaki süstür. Aynadaki yansımız, tarihteki anımız, atideki ahlakımız, cihandaki adımız, geçmişteki namımız, gelecekteki bahtımızdır. Dünyaya bakışımız Türkçe, çağı okuyuşumuz Türkçe, dünümüz Türkçe, geleceğimiz de muhakkak surette Türkçedir. Anadolu’dan Balkanlar’a, Kafkasya’dan Orta Asya’ya kadar çok geniş coğrafyalardaki nabız atışımız; birlik ve beraberlik harcımızdır. Gaspıralı İsmail, ‘Dilde, fikirde, işte birlik.’ diyerek önemli bir çağrıda bulunmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim; diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.’ sözüyle milli birliği vurgulamıştır.” dedi.
“TÜRK MİLLETİNİN DEVAMLILIĞI DİLİNİN VARLIĞIYLA MÜMKÜN OLACAKTIR”
Yabancı kelimelerin günlük yaşantımıza girmesinin yarattığı olumsuz etkilere de değinen Başkan Volkan Yılmaz, “Gelişen teknolojiyle birlikte yabancı kelimelerin maalesef günlük yaşantımıza girdiği dikkat edilmesi gereken bir gerçektir. Dilimizin tüm zenginliklerini kucaklayan bir anlayışla Türkçemize sahip çıkmak ise son derece önemlidir. Özenti ve kendinden uzaklaşmanın yükseldiği bu zaman diliminde; kendi dışımızdaki kültür sistemlerine benzeme ve uyma çabasında gözle görülür bir yoğunluk olduğunu üzülerek ifade etmeliyim. Bu konuda en belirgin ve düşündürücü çarpıklık ise dilde yaşanmaktadır. İstemeden ve farkında olunmadan birçok yeni yabancı kelime hayatımıza girmiştir. Örneğin; özçekim yerine selfi, güncel yerine aktüel, onaylamak yerine okeylemek, özgeçmiş yerine CV, eğilim yerine trend kelimeleri çok sık kullanılmaktadır. Kendi dilinden vazgeçen, bunun yerine başka dilleri önceleyen toplumların ilk hesaplaşacağı ve sorgulayacağı da milli kimlikleri olmaktadır. Milli kabullerini tartışan ve küçük görenlerin, öz değerlerine yabancılaşarak, yabancı kültürlerin etki alanına gireceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Başkalarının yanlışlarını, kendi doğrularına tercih etme sefaletinin sonu elbette dilde yabancılaşma, kültürde aşınma, milli değerlerden uzaklaşmayı beraberinde getirecektir. Şu hususu hiçbir vatan evladı asla aklından çıkarmamalıdır: Başka dillere itibar ve güç vehmedip dilini zayıflatan, zaman içerisinde kullandığı dilini terk eden toplumlar; önce şahsiyetlerini, sonra da millet olma vasıflarını kaybedeceklerdir. Geleceğe yabancı diller aracılığıyla duygu ve düşüncelerini miras bırakanlar, artık meselelere başka milletlerin değerler sistemi içinden bakacaklar ve asla kendileri olamayacaklardır. Ne hazindir ki; kendi dilini konuşurken bile yabancı dil merakında olanlar, bir süre sonra güzel Türkçemizden kopuşun gerçekleşeceğinin ya farkında değillerdir ya da bunu önemsememektedirler. Milletimizi güçlü kılan, tarihi varlığını ve sürekliliğini sağlayan, milli şuura hayat veren, mensup olma hazzını yaşatan ve vatandaşlarımızı birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan en temel unsur dilimizdir. Bilinmelidir ki Türk milletinin devamlılığı ancak dilinin varlığıyla mümkün olacaktır. Aziz milletimiz ahlakını, hatıralarını, geleneklerini ve yaşayış biçimini dili sayesinde muhafaza etmekte ve bir sonraki kuşağa geçirmektedir. Ne kadar zor ve meşakkatli olsa da engeller ne denli büyük de olsa da aziz millet fertlerine Türkçe sevgisi, ana dili duygusu ve dil bilinci duyarlılığının önemi ve muhafazasının gerektiği mutlaka anlatılmalı ve gösterilmelidir. Nitekim milli kimlik ve bilincin oluşturulmasında çok önemli bir işlevi olan Türk dilinin, milletimizin saygınlığını devam ettirmek açısından da önemli bir katkısı olacağı iyi bilinmelidir. Türk dilinin güzellik ve zenginliğine kavuşması için, 731 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey’in yayınladığı fermanda ifade bulan, ‘Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya’ sözü, millet olma bilincinin sağlanması, Türk kültürünün korunması ve gelecek nesillere aktarımında dilin önemine duyulan ihtiyacın ve siyasi kararlılığın bir önsözü niteliğindedir. Dil ve kültür birliğini oluşturmayı amaçlayan Karamanoğlu Mehmet Bey’in, asırlar önceki muhteşem milli iradesine şu an çok ihtiyaç bulunduğu aşikârdır. Ayrıca milletleşme yolundaki yapıcı ve yönlendirici bir konumu olan Türkçemizin, yabancı etki ve tesir alanlarından da uzak tutulması, hak ettiği itibarlı duruma bir an önce kavuşturulması hususunda, herkesin mutlak anlamda görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bu vesileyle milletimizin Dil Bayramı’nı kutluyorum. Türkçenin geliştirilmesi ve muhafaza edilmesinde emeği geçenlere takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş Türkçe sevdalılarına Yüce Allah’tan rahmet diliyor; minnet ve şükran hislerimle aziz hatıralarını yâd ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Konserin ardından Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Sanatçı Kanikey Güvenç Akçay’a plaket takdiminde bulundu ve çiçek hediye etti. Etkinliğe; Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hazim Tamer Dodurka, siyasi parti temsilcileri, meclis üyeleri, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
YORUMLAR