Hep söylüyorum ve hep söylemeye devam edeceğim. Şaka yapmıyorum ve çok ciddiyim. Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Silivri siyaseti için artık fazla gelmeye başladı. Bir bakıyorum evliya gibi duruyor karşımda, bir bakıyorum ümmet fedaisi gibi dinimizi savunuyor, bir bakıyorum barış güvercini oluveriyor, bir bakıyorum herkesten daha fazla milliyetçi. Bu tür popülist siyaset tekniği 1950'den sonra günümüze kadar geldi. Bir insanın her konuya hakim olması ve/veya hakim gibi görünüp kitleleri arkasında getirebiliyor olması büyük başarı. Özcan Başkan da bu başarıyı yerine getirebilenlerden biri. Aynı Recep Tayyip Erdoğan gibi. Halihazır bugünlerde CHP'nin genel başkanlığı tartışılıyor, Özcan Işıklar CHP'ye başkan olsa fena sayılmaz hani. Yemin ediyorum, kısa sürede Türkiye'nin yumuşak yüzü, ümmet fedaisi, evliyası, barış adamı, İslam muhafızı, hoşgörü abidesi olabilir. Bu yetenek damarlarındaki asil kanda mevcut. Şimdi böyle bir siyasi donanıma sahip kişinin Silivri'de ne işi var?
İşte Özcan Işıklar yeteneklerinden bir tanesini daha sizlere aktarayım.
***
Takip edenleriniz vardır muhakkak. Malum, Kale Park'ta 8 Kasım Pazar günü Hıristiyan ayini yapıldı. Yunanistan'dan, Hıristiyan dininin Ortodoks mezhebine mensup Rumlar geldi, Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlı papazlarca tertiplenen ayine eşlik etti. Bu ayin, tam sayısını bilmiyorum ama son 20 yıl içinde 6'ncısı deniliyor. Selami Değirmenci'nin başkanlık yıllarında 3 defa gerçekleşmiş.
Son 3 ayin de Özcan Işıklar'ın başkan olduğu 7 yıllık süre içinde yapılıyor. İşin tuhafı, yani karmaşık hali, kafa karıştıran yanı, bundan 11 yıl öncesinde karşımıza çıkıyor. Hatta eşelesek, 1920'lere dayanır ama, fazla uzağa gitmeden biz Silivri'den yola çıkalım.
2004 yılında MHP'lilerin ortalığı ayağa kaldırmasıyla ayin engelleniyor. Patrikhane, bir sene sonra, yani 2005 yılında tekrar ayin yapmak istediklerini söyleyince, Silivri kamuoyunda hareketlenme oluyor ve AK Parti hariç tüm siyasi parti başkanları "ortak imzalı" bildiri ile Hıristiyan ayinine karşı çıkıyor.
Dönemin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, Anavatan Partisi (ANAP) Silivri İlçe Başkanı Refik Bek, Doğrul Yol Partisi (DYP) Silivri İlçe Başkanı Salih Yazıcı, Demokratik Sol Parti (DSP) Silivri İlçe Başkanı Perihan Özkurt, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Silivri İlçe Başkanı Nedim Dündar, "Silivri Bizans olmayacak, patrikhane ekümeniklik kazanmak istiyor" diyerek tepki gösteriyor. Nitelim ayin falan yapılmıyor.
Bugün bakıyoruz ki, hiçbir siyasi partinin ne bir tepkisi var, ne bir etkisi. Her şey normal, her şey normal olan Silivri'nin (!) demokratik toplumunda vuku buluyor!..
Bu işteki garabet, ilçemizdeki muhalefet partilerinin acziyetini ortaya koyarken, Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın da başarısını gösteriyor.
***
Siyaseten, kişisel olarak bir başarıdan söz edebilirim. Kutsal menfaatleri (!) gereği bunu yapabiliyor olması büyük bir iş. Baştan sona kadar tasvip etmediğim ayin meselesinin doğru bulmadığım bazı yönlerini de kamuoyuyla paylaşmak gerekiyor. Ayinden sonra konuyu köşesine taşıyan meslektaşlarım, yerel bazlı bir yazı kaleme almışlar, övmüşler ya da direkt olarak Özcan Işıklar'ı dövmeye kalkmışlar.
Başkan Işıklar'ın ayinle hedeflediği şu: Türk-Yunan toplumları (kültürleri) kaynaşsın ve inanç ticaretiyle birlikte ekonomik transfer sağlasın.
Din turizmi ya da Türk-Yunan dostluğuna yönelik adımlara taş atmak, karşı koymak, itiraz etmek, hem bir Müslüman'ın inancına aykırı, hem de Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh dünyada sulh" görüşüne karşı durmaktır. Müslümanlığın "hoşgörü dini" olduğu, yüzyıllarca birçok dinin ortak yaşadığı Osmanlı'nın 650 yıllık tarihinde ispatlanmış somut örneğidir. Dünya barışının ise, toplumları her zaman refaha ve güvenliğe sevkinin yegane temelini oluşturacağı ön görülmektedir.
Hadiseye bu açıdan bakacak olursak, başka bir millete veya dine mensup kişilerin kalkıp topraklarımıza, hatta daha önce yaşadığı topraklara gelip kültürlerini gezmesi, atalarının miraslarını ziyaret etmesi en tabii haklarıdır. Zaten bunlara kimsenin bir şey dediği yok. Bir şey denen kısmı, aynı hassasiyet ve hoşgörünün karşılıklı olarak sağlanmamasından kaynaklanıyor
Yunanistan'ın başkenti Atina'da bir cami yokken.. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün doğduğu Selanik'teki camiler müzeye dönüştürülmüşken (ibadete kapalıyken), birçoğu harabeyken.. sadece Müslümanların yoğunlukla yaşadığı birkaç Yunan şehrindeki camiler dışında apartman bodrumlarındaki kaçak göçek mescitlerde namazlar kılınıyorken.. mescit önlerine kesik domuz başları atılıp korku yaratılıyorken.. benim aynı hoşgörüyle yaklaşmam ne yazık ki mümkün gözükmüyor...
Zira, Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenlilik, yani bir siyasallık, yani bir devlet statüsü, yani bir Hıristiyan birliği kurulmasına yönelik amaç ve programını yok sayabilir miyiz? Batı'da Hıristiyan Katoliklerin dini lideri Papa, aynı zamanda Vatikan'ın devlet başkanıdır. Katolikler 1929'dan beri devletleşmiştir. Yani bir dini devlettir, papalık devleti vardır. İşte tam da Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden söz ediyorken, Doğu'daki ekümeniklik hedeflerini nasıl gözardı edelim? Ne hayal görüyoruz ne de böyle bir teoriyle trip yapıyoruz. Ortodokslar, Türkiye'nin batı sınırında dini devlet kurmanın adımlarını bugünden itibaren atma girişimindedir. Birkaç yıllık hedefler değil, belki 50, belki 100 yıllık bir projedir.
***
Hadi milliyetçilik ve maneviyatçılık yaptığımı varsayalım, komplo teorisi ürettiğimi düşünelim ve biraz daha demokrat olup, Silivri'de Hıristiyan ayini yapılmasına yönelik hoşgörülüğümü kabul edip konuşayım. Din turizmi ve kültür kardeşliği olarak adlandırılan belediye faaliyetine tekrar dönelim. Silivri Belediyesi bir kamu kurumudur, devlet kurumudur. Buradan çıkacak her proje, doğal olarak devleti bağlar. Din turizminden ve kardeşlik projesinden bahsediyorsak, adlarından anlaşıldığı gibi sadece bir siyasi ideolojinin tekeline indirgemek son derece yanlıştır. Bu hoşgörü sadece belediye başkanının hassasiyeti mi olmalı? Sınırların aşıldığı kardeşlik hedefiyle ilgili, Silivri'nin farklı din ve mezheplerin Hac merkezine dönüştürülmesi belediye başkanının ilgili ve alakasında mı kalmalı?
250 milyon Ortodoks'un Hacılık vazifesini yerine getirebileceği kutsal şehirlerden olduğu öne sürülen Silivri'nin, böylesine geniş çaplı bir turizm programının üstesinden gelmesi ancak ve ancak devlet imkanlarıyla sağlanabilir. Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın kendince bir şeyler yapıyor olması O'nu bu hedefinde haklı ve meşru kılmaz. Şimdi soruyorum:
-Kültür Bakanlığı bu işin neresinde?
-Silivri Kaymakamı Faruk Bekarlar neden davet edilmiyor?
-İlçe Milli Eğitim Müdürü İdris Çatmakaş'ın desteği ve fikri neden alınmıyor?
-Siyasi parti ilçe başkanları nerede?
-Sivil toplum kuruluşu temsilcileri nerede?
-Basın mensupları nerede?
-Turizm işletmeleri nerede?
Cevap veriyorum: Hiçbir yerinde. Çünkü projeye yanlış yerden başlanıyor, yanlış yöntem uygulanıyor. Hıristiyanlara ayin töreni yaptırmak bu birliği sağlatmaz. Birlik sağlanmadığı gibi bu proje de tutmaz.
Yunanistan Kavala'da yol üstünden geçerken Cuma namazı kılmakla, bizim burada ayin yaptırmanın arasında dağlar kadar fark var. Bu tip eylemler sadece birilerinin kutsal menfaatlerine katkısı olur, o kadar...
YORUMLAR