Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada iddia edilen "belediye kasasından HDP'ye destek" konusu resmiyet kazandı ve AK Parti tarafından "isim belirtilmeden" verilen önerge ile Meclis gündemine taşındı. Mart ayının ilk oturumundaki -özellikle- bu önerge birçok soruyu ve birçok cevabı beraberinde getirecek. Hatta tartışmanın şiddeti artacak, iki taraf birbirine yüklenecek. Sorunun muhatabı belediye başkanı Özcan Işıklar olunca normal bir cevap gelmeyebilir.
AK Partililer, öncelikle ne sordular ve sorgulamak istediler ona bakalım:
"Silivri Belediyesi’nin, bir siyasi partinin dilekçesine istinaden, söz konusu siyasi partinin bir etkinliğinde bazı maddi ihtiyaçlarını karşılaması ve yine söz konusu dilekçedeki 'her yıl olduğu gibi' ibaresinden de anlaşılacağı üzere, bu yardımın her yıl yapıldığının ortaya çıkması nedeniyle, Siyasi Partiler Kanunu madde 66 gereğince 'Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler siyasi partilere hiçbir suretle taşınır veya taşınmaz mal veya nakit veya haklar bağışlayamaz..' hükmüne aykırı olması hususunda, belediyenin söz konusu siyasi partiye yardımın suç teşkil edeceği bilindiğinden, ilgili konu hakkında tarafımıza bilgi verilmesini istiyoruz."
Kısaca, "belediye kasasından HDP'ye maddi yardım yapamazsınız, bu bir suçtur. Konuyu bize ayrıntılı açıklayın, nedir bu işin aslı astarı" diyor AK Parti...
Muhalefet olma gereği bunu sorgulamak başlıca görevi. Lakin genel politikanın her zaman etkisi altında kalan Silivri'de yerel politika ona göre şekilleniyor.
HDP konusunda MHP'nin yapması gerekeni AK Parti yapınca, Özcan Başkan'ın cevabı hem sert olacak, hem de "Ulan adam harklı harbiden" dedirtecek gibime geliyor.
Bu önergeyi AK Parti'nin vermesi yerine MHP basın açıklamasıyla "Başkan hayırdır, sen ne ayaksın, PKK'nın siyasi uzantısına halkın vergileriyle aldığınız paraları mı veriyorsun?" diye sorsaydı bambaşka bir boyut alır, daha isabetli olurdu. Hele ki şu günlerde... Işıklar da kalkıp "Sen işine bak" falan tarzında cevaplar vermekle yetinirdi; MHP 5-0 öne geçerdi.
***
Bunu sorgulayan AK Parti olunca, Işıklar masasının yanına bir fincan çay söyleyiversin, hem yudumlasın hem de lafları saydırsın:
"Kanundan, suçtan hukuktan bahsediyorsunuz, sizin lideriniz Anayasayı tanımıyor, geçin bu işleri", diyebilir...
"Bu partiye biz yardım yapmadık, kanuni ölçülerde destek olduk. Siz yanlış biliyorsunuz, ama ben size öğretirim. Ben 20 yıllık belediyeciyim, siz daha yolun başındasınız", diyebilir...
"Bu partiyle el ele tutuşan, kol kola giren, yediği içtiği ayrı gitmeyen sizdiniz. Siz her yardımı yapınca normal oluyor da, biz destek olunca mı suç sayılıyor?", diyebilir...
"Habur'da davul-zurna ile siz karşılattınız. Anaları ağlattınız, şehitlerimizin kemiklerini sızlattınız. Çözüm sürecinde gözlerinizi kapadınız, oy medet umarak sessiz kaldınız. Şimdi bombalar patlıyor. Hepsi sizin yüzünüzden. Bizi biz yapan değerlerimizi yerle bir ettiniz", diyebilir...
"Şimdi bir şey derdim ama neyse. Benim bayramlık ağzımı açtırmayın, o tarafımı kaşımayın", diyebilir...
"Aydınlık yarınlara sevgi ile ulaşacağız. Bu ayrımcılık zihniyetinden, ötekileştirmeden, uzaklaştırmadan vazgeçin. Bunu yaptığınız için yönetemiyorsunuz. Ülke kaosun içinde. İnsanları birbirine düşürdünüz. Siz bu ülkeyi Suriye gibi yapmak istiyorsunuz", diyebilir...
***
Göreceksiniz, muhtemelen Cuma günü yani yarın yapılacak ikinci oturumda, Başkan Işıklar'ın cevapları bunlar olacak. Duyanlar, "Vay anasını sayın seyirciler. Adam harbiden doğru söylüyor beyler" diye düşünecek. Çünkü Özcan Başkan'ın bir özelliğidir bu. İyi bir siyasetçi, iyi bir hatip.
Oysa AK Parti, bu soruyu sadece HDP açısından sormuyor. Başka siyasi partiler için de geçerli olan "bu yardımları yapmak suçtur" maddesini hatırlatıyor.
Soru belli soran belli. Cevaplar belli değil mi?
YORUMLAR