We Are Social tarafından açıklanan 2017’ istatistiklerine göre, ülkemizde günlük internet kullanımı ortalama 7 saat olarak belirlenmiş. Bunun 3 saati ise sosyal medyada geçiyor. Türkiye, Facebook kullanımında dünyada 7’nci, Instagram’da ise 4’üncü sırada. Bu rakamlar bize gösteriyor ki, tüketim odaklı davranışlarımız sanal ortamda da devam ediyor.
*
Her an nerede, ne yaptığımızı sosyal mecralarda paylaşarak enerji, veri ve en önemlisi zamanımızı “beğeni” ve “takip sayısı” dışında hiçbir şekilde elle tutulur bir getirisi olmadan umarsızca harcadığımızın millet olarak farkında değiliz. Sosyal medyanın zararlı etkileri yeni bir konu değil! Psikolojik, sosyolojik ve ekonomik alanlardaki sonuçlarını hemen hemen her kategoriden kullanıcı yıllar içerisinde deneyimlemiştir. Fakat gün geçtikçe artan “ego” ve “kibrimiz” ile daha yalnız ve mutsuz hale geldiğimizi, doların Türk lirası karşısındaki değerinin elektrik sayacı misali gözümüzün önünde sürekli artışındaki umursamazlığımız gibi, kendi yarattığımız sanal yalan dünyamızda dahi görmezden geliyoruz…
*
20. yüzyılda yaşanan dünya çapındaki savaşlardan sonra insanlar, enerjilerini daha mutlu ve daha sağlıklı yaşamaya yönlendirmeyi başarabilmişlerdi. 60’lardaki uzay araştırmalarının popülaritesi dünya güçlerini bilim ve uzay alanında çarpışmaya itmişti. Ardından dünya çapındaki trendler her 10 yılda değişmiş, günümüzde yaşayarak şahit olduğumuz yeni bir çağın başlama nedeni olan internetin insanlar arasında kullanılmaya başlaması noktasına getirmişti. Artık dünyayı etkileyen trendlerin 70’ler, 80’ler, 90’lar gibi değil de, 2000’lerden sonra yıllık, aylık, bazen günlük değiştiğini yaşayarak gözlemleyebiliyoruz.
Evet, internet ticari olarak yeni birçok iş kolu açması, insanların daha hızlı iletişime geçmesi açısından tartışılmaz bir kolaylık sağlamış olabilir. Fakat burada tekrardan vurgulamak istediğim konu; insanların kendi hayatlarını bir kenara bırakarak, başkalarının yedikleri yemeklerin, gezdikleri yerlerin, giydiği kıyafetlerin büyüleyici güzelliği karşısında aciz kalması ve anlık tüketimi kolay ve sürekli bilgi akışından kendini alamaması!
*
Binlerce yıllık insanlık tarihinin nesilden nesile aktarılan, savaşlardan, hastalıklardan, kaoslardan ve buna benzer birçok acı olaydan tecrübe ettiği ve hayatına uyguladığı şey, instagramda milyonlarca takipçiye ulaşabilmek için kendi bedenini sanal olarak pazarlamak mı?
*
Bir ara sosyal medyada alay konusu olan bir video vardı. Amerikalı üst düzey bir siyasi “Sadece tüketmeyin! Siz de geliştirin!” diyerek halka seslenirken, ülkemizin ileri gelen bir siyasetçisi, “Kullanın yeter. Hikmetine sual sormayın” diyordu. Bu da bir bakıma içinde bulunduğumuz ekonomik buhranın ve bilinçsiz internet kullanımına bir açıklama olabilir…
*
Demem o ki, 1 yaşından itibaren yemek yesin diye sosyal medyadan videolar açıp önüne koyarak büyüttüğümüz nesli düşünerek, biraz daha sağduyulu, ileride nasıl bir gelecek istediğimizi planlayarak elimizdeki araçları daha verimli kullanalım. Her şeyi göstermeyelim. Gösteriş yapmayalım. Beynimizi boş bilgilerle doldurmayalım. Hem içinde yaşadığımız bu güzel topraklar, hem de binbir zorlukla büyüttüğümüz güzel evlatlarımızın geleceği için…
YORUMLAR