'Benim başka memleketim yok'
Eren Ermiş

Eren Ermiş

[email protected]

'Benim başka memleketim yok'

12 Aralık 2017 - 14:52

Silivri Meclisi aralık ayı oturumunda, Kiptaş'ın yeni konut projesi üzerinden tartışma çıktı. AK Parti sözcüsü Rıfat Kutlu ve Belediye Başkanı Özcan Işıklar atıştı. Başkan Işıklar, "yerli-yabancı" ayrımı yaparcasına bir imada bulundu ve şöyle dedi: "Sen benim kadar dert edinemezsin bu Silivri’yi. Benim başka bir memleketim yok. Burasını dert ediniyorum ben. Ama yarın burada ne olacağını ve kimin kalacağını..."

Bal gibi yerli-yabancı ayırımı kokan bir konuşma. Koskoca belediye başkanı, bu ayırımı yapıyorsa vay Silivri'nin haline.

"Benim başka bir memleketim yok" derken, AK Partililer için "Sizin başka bir memleketiniz var" diyor.

"Kiminiz Iğdır'a, kiminiz Ağrı'ya, kiminiz Tokat'a, kiminiz Ordu'ya, kiminiz Bayburt'a döner, yani memleketine gider, ama benim memleketim burası" diyor.

Sayın başkanımız sosyal demokratlık vurgusu yaparak, "Nereden geldiğine ve kim olduğuna bakmadan, ötekileştirmeden, ayrıştırmadan ve kutuplaştırmadan siyaset yaptığımız için kazanıyoruz" diyordu.

Şimdi...

Nereden geldiğine ve kim olduğuna baktığı için, ötekileştirdiği, ayrıştırdığı ve kutuplaştırdığı için kaybetmesin? 

Seçim startı Silivrispor'la verildi
Başkan Özcan Işıklar'ın "Kiptaş istemiyoruz. Tarım arazileri yok oluyor" diye bağırmasının altında seçim yatırımı yatıyor. Işıklar'ın "hayır, hayır" deyip "Silivri topraklarını koruyorum" algısı yaratma çabası tribüne oynamaktır. Bu durum, "Dar gelirliler için yapılacak" diyen AK Parti için de aynı anlam taşıyor. Kiptaş gibi yatırımlar, siyasi yatırımdır. Aslında Başkan Işıklar'ın ve de AK Parti'nin Kiptaş üzerinden yaptıkları polemik yerel seçimlere yöneliktir.

"Işıklar seçim startı verdi" diyenlere de küçük not:

Seçim startı Silivrispor ile verildi. İlçede söz sahibi bir isimle ayaküstü yaptığım sohbette "Bir gün telefon geldi. Kulübü yabancılara bırakmayalım dediler. Biz de bu konuda sessiz kaldık" şeklinde bir laf etti. Zihniyet bu. "Silivri'yi Silivrililer yönetmeli" anlayışını, "Silivri'yi yerli olan Silivrililer yönetmeli" anlayışı olarak görüyorlar. Kendisi söylemese de şu anlam çıkıyor: "Olur da Ümit Kalko'nun yıldızı daha fazla parlarsa, gün gelir Silivri'yi yönetir" diye düşünmüşler.

Özcan Başkan'ın "Benim başka memleketim yok" derken de neyi kastettiğini az çok anlamış olduk...              

*
Ozan Ersaraç birlikteliği sağlayabilecek mi?

İyi Parti'nin Silivri bilmecesi çözüldü. O mu, bu mu diye beklerken, nihayet isim netleşti ve Ozan Ersaraç üzerinde mutabık kalındı. Sayın Ersaraç, İyi Parti'nin kurucu ilçe başkanı olarak göreve başladığını duyurdu ve ilk mesajında "Birlikteliği sağlayacağız" ifadesini kullandı. Bu mesaj İyi Parti için büyük önem taşıyor. Çünkü partinin kurucular kurulu ile başlayan "DYP, MHP, ANAP" algısı Silivri'ye de yansıdı. "İlçe Başkanı DYP'li mi, MHP'li mi, ANAP'lı mı olacak?" sorusu da ayrı bir cevap bekliyordu.

Genel Başkan Meral Akşener'in 1995'te DYP'den milletvekili olması, 2007'den sonra siyasi hayatını MHP'de sürdürmesi ve 2017 yılında yeni bir siyasi anlayışla parti kurması, bu soruları meydana çıkarıyor doğal olarak. Silivri'de DYP'li bir isimden MHP'li isme geçişin etkilerini gördük, görmeye devam edeceğiz.

Ozan Ersaraç, MHP'liydi. İyi Parti kurulunca, bu safta yer aldı ve ilçe başkanlığına büyük hevesle talip oldu. Şimdi söz O'nda, yetki O'nda. "Birlik" mesajının karşılığını vermesi gerekiyor. Silivri ilçe başkanı belirlerken yapılan hatalar nedeniyle, -öyle düşünüyorum ki -DYP'li isimler kırgın hale geldi. Ayrıca MHP'nin eskileri, İyi Parti'nin yenileri olmak istiyor. Sadece bu üç parti ile sınırlı olmayan, diğer partilere uzanan bir kucaklama anlayışı.      

Bir Erdoğan algoritması

Hedefi olan insanlar itle köpekle uğraşmazlar. İtle köpekle uğraşan insanlar hedefe ulaşamazlar.

*

Benzer bir Recep Tayyip Erdoğan algoritması yaptım. Gördüğümüz üzere kendisi de böyle düşünüyor.

Her gün kendisine iftira ve hakaretler yağdırılan bir cumhurbaşkanımız var. Bugün de Kıbrıs’ta bir paçavranın karikatürle hakaret ettiğini görüyoruz. Şimdi kalkıp bunlarla muhatap mı olsun? Hukuken gereği yapılacaktır muhakkak.

*

Lakin Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tutumunu beğeniyorum. Her havlayan ite köpeğe cevap vermiyor; ciddiye almıyor.

DOSTLUKLAR VE MENFAATLER

"Dostluklar ve Menfaatler" adıyla yazılacak kitaplar için yaşanmış anekdotlar alınsa, emin olun sayfalar yetmez.

Öyle değil mi, hepimizin başından geçen onlarca belki de yüzlerce "dostluk-menfaat" ilişkisine kamçı vuracak anısı vardır. "Siyasi", "ticari" ve "gönül" dostlukları şeklinde üç kategoriye ayırsak yine hikayeler peşisıra birbiri ardına gelir.

Siyasi ve ticari dostluk belki de profesyoneller için doğru bir taktik ve tanım.

*

Ancak gönül dostluğunun hiçbir profesyonelliği olmamalı. Saf, berrak, sade ve temiz... Adı üstüne; Gönül...

Yürekten ve severek. Duygu dünyamızın en derin ve en teslimiyetçi yeri... Kayıtsız ve şartsız bir şekilde elde edilen dostluklar, yine kayıtsız ve şartsız bir şekilde karşılık görüyor. Ancak menfaat üzerine kurulan dostluklar öyle değil. Elbet bir gün bir yerden patlak verebiliyor. Ne yazık ki gerçekler acı. Bunu fark edince, "İnsanlar böyle mi olmalı yahu" diyerek sineye sineye vurabiliyoruz bazen. Sonra Mehmet Akif'in şu sözleri geliyor akıllara: "Güvenme insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde... Vaad etmeseydi Allah cenneti, O’na bile etmezlerdi secde." İnsanoğlu işte...

*

Lakin sevginin sınırı yok... Eşrefi mahlukat gereği, yani yaratılanın en şereflisi insanları sevmek, sırf bunun bilincinde olmak gönül zenginliğimizi gösterir. İnsanları sevmenin zararı, bazı dostlukların "menfaat" üzerine inşa edildiğinde ayyuka çıkıyor. Bu durumda oturup bu tip dostlukları gözden geçirmek yine bizim elimizde. "Çıkar kaybı yaşadığı için O mu üzülmeli, Çıkarcı kaybettiğim için ben mi sevinmeliyim?"

YORUMLAR

  • 0 Yorum