Gündemden düşmüş bir konunun, ilerleyen günlerde gündemimizi nasıl etkileyeceği üzerine konuşalım.
Siyasetle ilgilenenlerin malumu, CHP İstanbul İl Başkanlığı kongresi 27 Aralık'ta yapıldı ve Cemal Canpolat yeni il başkanı seçildi. Süreç öncesinde adeta aday enflasyonu yaşandı, 20'ye yakın isim ortaya atıldı. Elendi, elendi, kaldı 8; kongre günü 3'e düştü. Necdet Saraç da adaylıktan çekilince, Cemal Canpolat ve Gökhan Zeybek yarıştı ve kazanan Canpolat oldu.
Şimdi...
İlçemiz basınında ve yaygın medyada bir takım öngörüler yer aldı: "10 belediye başkanı Canpolat'ı destekliyor."
Elbette aralarında Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar da var. Hatta Başkan Bey'in oğlu Serim Sencer Işıklar, Gökhan Zeybek'in asil listesinde yer alıyordu.
***
Başkanların, ilçe örgütleriyle birlikte yoğun kulis içine girdiği il seçimleri için umduğunu bulamaması, yani adaylarını başkan seçememesi, bir "mağlubiyet" göstergesidir. Her ne kadar "Kazanan CHP oldu" demek, siyasi lisana uygun hareket etmekten kaynaklansa da, herkes her şeyin farkında. Parti içi demokrasi yarışlarında kazanan partiler ise, yine parti içindeki onlarca küslük ve onlarca kavga neden?
Canpolat'ın başkan seçilmesi, Zeybek'i destekleyenlerin canını sıktı. Gizliden gizliye birçok sorunu da beraberinde doğurdu. CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu listesine bakıldığında, Silivri'den kimsenin olmaması sıkıntının şiddetini göstermiyor mu? "CHP İstanbul" denilince akıllara "kale" addedilen Silivri geliyor, ama yönetimde kimse yer almıyor! Bu durum, doğal olarak parti içi yarışların bir tezahürü. Ancak, ciddi anlamda alevli geçen seçimlerden sonra, destekleyenler ve "desteklemeyenler" diye baktığımızda, il başkanı pek sineye çekecekmiş gibi durmuyor...
İlk röportajındaki şu mesaj yeterli değil mi: "Siyaseti dizayn etmek belediye başkanının işi değil."
BULANCAK BELEDİYESİ VE SİLİVRİ
Birkaç hafta önce yaşanan "komutan-başkan krizini" hatırlayın. Giresun'a bağlı AK Partili Bulancak Belediye Başkanı Recep Yakar ile jandarma komutanı başçavuş Zeki Evrim Dörtyol'un tartışması. Belediyeye ait kamyon, fazla yük iddiasıyla jandarma ekiplerince durduruluyor. Belediye Başkanı aracın durdurulmasına sert tepki gösterirken, jandarma komutanı yasalar gereği “tonaj aşımı” kontrolü yapmak zorunda olduğunu ve tankerin kantara çıkarılması gerektiğini söylüyor. Kanun maddeleri ile bunu anlatmaya çalışıyor.
Bu görüntüler internete düşünce tartışma başladı. Başkan Yakar'ın görevli komutana sözleri ve ithamları, komutanın sabırlı üslubu, karşılıklı atışmalar vs...
Aslında bu yaşananlar, Türkiye'deki gerçeğin ekranlara yansımasıdır. Siyasi olarak imada bulunmuyorum, yansımadan kastım şudur: Bilgisizlik...
Bilginin, bilgisizlik karşısındaki galibiyeti, bilgisizliğin acizliği ve acınası halidir. Bilgi, bilgi, bilgi...
***
Bir diğer husus: Görüntüleri izleyenler, eğer fark edebildiler ise Silivri'den tanıdığımız bir isim var orada. İşadamı Mehmet Aslan. Bir inşaat firmasının sahibi, ilçemizde birçok projeyi hayata geçiren müteahhit. Başkanın yanında yer almasıyla kendini gösteriyor. Ne diyelim, tesadüfe bak...
İĞRENÇ DİZİLER
Vaktim olmadığı için televizyon seyredemiyorum. Vakit bulsaydım ve bir dizi izlemek isteseydim, sanırım o "Diriliş Ertuğrul" olurdu. Onun dışındaki birçok dizi ve yarışma programının, Türk toplumunun örf ve adetleriyle ne uzaktan ilgisi, ne yakından alakası yok. Bağımsızlığımız için Çanakkale’de toprağa düşen neslimiz, şimdi televizyon aracılığı ile zihinsel fuhuş bataklığına düşürülmeye çalışılıyor. Küçük yaştaki kız çocuklarının nasıl sevgili edinebileceğinin yöntemleri anlatılırken, büyük ablaların derin dekolteli ve süper minili kıyafetlerine, minik çocuklar özendiriliyor. Evli çiftlerin birbirlerini aldatması, aslında normal bir şeymiş gösteriliyor. "Çocuk gelin" denilince bir yerini yırtanlar, "çocuk sevgiliyi" sıradan görüyor.
Kaçamak yapmanın sevimli hal aldığı televizyon dizilerimiz için iyi seyirler memleketim...
YORUMLAR