CHP Silivri'de yapılan delege seçimleri, aynı zamanda ilçe başkanlığı seçimlerinin de bir provasıydı. İlçe kongresinde aday olacağı bilinen iki isim, hem kendilerini bir nevi testten geçirdi hem de ileride alacakları kararları analiz etme fırsatı yakaladı.
Geride kalan hafta tamamlanan delege seçimlerinin kazananı İlçe Başkanı Suna Göçengil oldu.
CHP üyeleri, 385 delegenin 340'ını Suna Göçengil'den yana tercih etti, 44'ünü ise Selami Değirmenci.
Matematiksel olarak düşündüğümüzde, belirlenen bu delegeler kongrede oy kullanacak. Yani Göçengil'in oluşturduğu 340 delege, ilçe başkanlığı seçimlerinde yine Göçengil'i tercih edecek ve çoğunluk sağlanacağı için, tekrardan ilçe başkanı seçilmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Süreç içerisinde Selami Değirmenci'nin niyetini anlamaya çalışıyorduk. "Aday mı olacak, yoksa birini mi destekleyecek" diye. Taşlar yerine oturduğunda aday olacağı netleşti ve delege seçimlerine de hazırlanması bu ihtimali güçlendirdi.
Peki ya şimdi ne olacak?
Bakın delege seçimlerinden bazı mesajlar ortaya çıkıyor. Birinci mesaj, CHP üyelerinin artık bilinçlendiğini ve bilinçli olarak hareket ettiğini düşünüyorum. Körü körüne şahıslara bağlanan değil, aday faktörünü iyi idrak edip, ona göre oy kullanan bir CHP üyesi var şuanda.
Birçok kez Selami Değirmenci'yi görmek isteyen üyeler, neden şimdi "mevcudun" yola devam etmesini istiyor?
Önceki yazımda, Değirmenci'nin ilçe başkanlığına aday olmasını gerektirebilecek maddeleri kısaca şöyle ifade etmiştim:
"- 2010'daki kongreyi, Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın, Erdoğan Ataç'ı desteklemesine rağmen kazandı...
- 2014 yerel seçimlerde meclis önseçiminde, yine Işıklar'ın listesine karşılık, sandıklardan tulum çıkarıp kendi listesini yazdırdı...
- 2015 genel seçimlerinde, milletvekilliği ön seçiminde dönemin ilçe başkanı Mümin Tuğlu'ya rağmen 3'üncü bölgede destek alıp, sıralamaya girmeyi başardı."
ÜYELER ARTIK YETER DİYOR
Yukarıdaki siyasi gelişmelere baktığımızda, Selami Değirmenci'yi "her yerde" görmek isteyen ciddi bir üye potansiyeli olduğu anlaşılıyor. Fakat son sandık, artık öyle demediğini de gösteriyor. CHP üyeleri, Selami Değirmenci'nin ilçe bazında bir makama aday olmaması gerektiğini düşünüyor, dolayısıyla "artık yeter" mesajı veriyor. Eğer öyle düşünmeseydi, delege seçimlerinde 44'e takılır kalır mıydı?
35 mahalle sandığından sadece 2'siyle (Cumhuriyet ve Selimpaşa) yetinir miydi?
Sandıktan çıkan bu sonuç, Selami Değirmenci'ye bir mesajdır. "Seni her zaman seviyoruz Sarı Çocuk, ama artık ilçe endeksli siyaset yapma. İl bazında, genel merkez bazında, hatta TBMM bazında düşün" demektir.
Bu mesajı alan Değirmenci, kongrede aday olmaktan vazgeçebilir. Hatta Suna Göçengil tek başına girip yeniden başkan seçilebilir. Delege seçimleri sadece Değirmenci'ye bir mesaj değil, aday olacak kim varsa ona da mesajdır. "Reklam olsun" diye düşünenler hariç...
GÖÇENGİL: "PARTİMİZ KAZANDI"
Olup bitenleri öğrenmek için gittiğim CHP İlçe Başkanlığı'nda yüzler gülüyordu. Suna Başkan'a "Hayırlı olsun, kazandınız" dediğimde mütevazı konuştu: "Biz partimiz için çalıştık, partimiz için koşturduk. Sonuçta partimiz kazandı. Bizler için değil, CHP için hayırlı olsun."
Hatta takıldım, "Mümin Hoca (Tuğlu) olsaydı başka sözler duyardık" diye. Gülümsedi.
Delege seçimlerini, ilçe seçimleri gibi boşlamayan, her mahallede delegelerine ve ekibine hakim olan Suna Göçengil, -bana göre- zorlu yarışta büyük bir galibiyet elde etti. Eksileri elbette olmuştur. Ve bu eksikleri artıya çevirmek için de "tekrar yetki" alacağı ortada...
(Bu arada 1 Kasım'da yapılacak erken seçim nedeniyle CHP, ilçe kongrelerini askıya aldı. Kongreler seçimlerden sonraya kaldı.)
AK PARTİLİ BİR TEŞKİLATÇI: "BAŞBAKAN GELMEMELİYDİ"
Hafta içinde yaptığım bir ziyarette, AK Partili bir isimle genel gündem üzerine konuştuk. Bu isim, zamanında teşkilatta önemli görevlerde bulunmuş birisi. İsmini yazmıyorum, çünkü eleştiri oklarının hedefi haline dönüşmesin. Dostane sohbette Türkiye için umutlu olduğunu söyledi. Ancak içinde bir yerel seçim uhdesi kaldığını belli. "2014 seçimlerinde Silivri'yi kazanıyorduk, ama Başbakan'ın gelmesi bize seçim kaybettirdi" dedi. Hatta geniş kapsamlı bir iddiada bulundu: "Başbakan'ı bilerek getirdiler. Silivri'de bu mitingin tepkiye dönüşeceğini bile bile."
Ne diyelim, geçmiş en iyi örnektir...
SURİYELİLER İŞÇİ KIYIMI MI YAŞATIYOR?
Türkiye'nin kabul ettiği 2 milyonun üzerindeki Suriyeli vatandaşların, istihdam piyasasını ciddi şekilde etkilediği biliniyordu. Silivri'de de hissetmeye başladık. Değirmenköy'de bir tekstil firmasında çalışan işçi, aynen şunları söyledi: "Silivri'nin beldelerinde yaşayan Suriyeliler var. Hatta fabrikaların depolarında bile kalıyorlar. Ucuz işçi diye çalıştırıyorlar. Sigorta yok, güvenlik yok, hiçbir şey yok. Ben işten çıkmak zorunda kaldım. İstemiyorum böyle bir ortamda çalışmak. Başka işçi arkadaşlarımızı da fabrika kendi çıkardı. Suriyelilere bir çözüm bulunmalı."
Silivri Kaymakamlığı yetkililerine sesleniyorum. Ucuz işçi politikasının, ciddi bir işçi kıyımına yol açacağı aşikar. Bu iddia dikkate alınıp, araştırılması ve müdahale edilmesi gereken bir konudur. Saygılarımla...
YORUMLAR