DSP genel başkanı, Ayin zamanı ve AK Parti
Reklam
Eren Ermiş

Eren Ermiş

[email protected]

DSP genel başkanı, Ayin zamanı ve AK Parti

23 Ekim 2015 - 12:30

Ne yalayan söyleyeyim, hakkında pek fazla bilgiye sahip değildim. Gazetecilik geçmişi olduğu ve 57'nci Hükümet'in son dönemlerinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı görevi yaptığını biliyordum, o kadar. Sadece biliyordum, detayı yok. Gazetecilik geçmişinden daha çok, koalisyon hükümetinin kritik döneminde, yani en kritik zamanlarında ekonomiyi yönetmekle görevlendirilmesi benim merakımı artıran kısımdı.  

3 ay bakan olsa da, rahmetli başbakanımız Bülent Ecevit'in en yakın çalışma arkadaşlarındandı. Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker... 

Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği (SİAD)'ne yapacağı ziyaretle ilgili bilgi mesajı geldiğinde, "mutlaka gitmem gerekiyor" diye düşündüm.

Koalisyon hükümetinde görev alan bir devlet adamı, "solu" farklı tanımlayan bir partinin genel başkanı, üniversitede eğitim veren bir bilim adamı Silivri'ye geliyor!?

Mesleki görevim bir kenara, bu tarz insanları dinlemek ve onlardan "bir şeyler kapmak", -benim için- her zaman olmayan bir fırsat. İşadamları derneğinin DSP'li üyesi Hüseyin Dertop (aynı zamanda Edirne birinci sıra milletvekili adayı) tarafından hazırlanan program ile geldi. Kısa bir "merhaba" konuşmasından sonra başladı sohbete.

Sohbet diyorum, diğer siyasilerden farklıydı Masum bey... Ne bana oy verin dedi, ne şunları bunları yapacağım diye vaatte bulundu, ne de rakiplerini yerden yere vurdu... 10.30'dan 13.30'a kadar tam 3 saat konuştu. Elbette siyasileri eleştirdi, tek bir partiye takılmadı.  Ancak O'nun derdi Türkiye idi.   

57'nci Hükümetin ekonomi serüvenini, Kemal Derviş'in hainliğini, ABD'nin Irak'a girmesi, Suriye sorunu, PKK ve IŞİD gibi terör örgütleri, İran-Türkiye ilişkisi, ABD'nin Ortadoğu'daki rolü, 17/25 Aralık operasyonları, 7 Haziran seçimleri, koalisyon görüşmeleri ve 1 Kasım seçimleri üzerine adeta bir konferans verdi.

Birkaç basın mensubu ve işadamlarıyla birlikte pür dikkat dinledik. Hatta, duydukları karşısında hayretler içine düşen işadamlarımızın şaşkınlığı yüzüne vuruyordu.

Keyifli sohbeti ve akıcı anlatımından ötürü işadamlarımız "Bir kez daha bekliyoruz" diyerek tekrar davet etti.

DSP'nin başında "dolu bir" siyasetçi var. Ancak eskisi gibi olur mu bilmiyorum. 1 Kasım seçimleri için başarılar diliyorum.

8 KASIM VE AVANELER

Geçen seneden hatırlayın, "Fener Rum Patrikhanesi-Silivri Belediyesi" işbirliği ile Silivri'de Hıristiyan/Ortodoks ayini düzenlenmişti. "8 Kasım" günü, yani "ayin günü" yine geliyor. Muhtemelen bir ayin daha yapılacak. İnanç dediğin kutsallıkta ibadet "düzenli" olur, ama bunlar inançlarını "kazançlarına göre" ayarladıysalar bilmem.

Gelebilirler de, gelemeyebilirler de. "Tamamen duygusal" bir durum yani. Silivri'ye gelen "Hıristiyan hacısı" oluyor muş ya, malum, Yunanistan batakta, belki mazeret bildirebilirler: "Efendim, HAC vazifemizi yerine getirecek paramız olmadığı için bu sene af buyurunuz."

Tövbe estağfurullah tövbee...

İşin tuhafı geçen sene, 9 Kasım ayin günü bizimkiler de Hıristiyanlarla ön safta yer almıştı, ertesi gün 10 Kasım’dı, Atatürk'ümüzü anıyoruz bizimkiler yine ön saftaydı haliyle.

"Atam izindeyiz" (!) diyerek Atatürk'ün Cumhuriyet yıllarında patrikhaneye karşı tutumunu, bir gün öncesinde "iz-inden" saymadık.

Bizim beyaz güvercin besleyicileri, "din turizmi" diye tutturdu ama başarılı olamadı. Yunanistan ekonomik kriz yaşayınca, ne gelen vaar ne giden...

Sevgili okurlar, kimsenin dinine inancına saygısızlık etmek ya da engellemek bir Müslüman'a yakışmaz. Haddimiz değil. Bizim dinimiz bir hoşgörü dini, bizler de hoşgörülü insanlarız. İstanbul'da onlarca kilise var, ibadetlerini yapıyorlar, sorun var mı? Yok... Ancak Silivri'de yapılanlar farklı. Mesele saf bir ibadet meselesi değil.

DSP Genel Başkanı Masum Türker, konuşmalarında ABD eski başkanı Roosevelt'in şu sözünü sık sık kullandı: "Ortaya çıkan bir olay, emin olun ki daha önce planlanmış bir olayın tezahürüdür."

Fener Rum Patrikhanesi'nin Silivri'de ayin niyetleri, talepleri ve uygulamaları, sıradan bir gelişme değildir. Çok uzunca bir konu olduğu için seçimlerden sonraki hafta sadece bu konuyu işleyeceğim. Ancak şunu söylemek istiyorum, tecrübeli siyasetçi Masum beyin dediği gibi, bu tür ayinlerin altında "ekümenik olma" planları vardır. Yani nasıl ki Batı'da Vatikan vardır, yani bir devlettir ve başkanı Papa'dır, Doğu'nun merkezi olarak ise İstanbul hedeflenmektedir. Batı'da Hıristiyan/Katolikler, Doğu'da Hıristiyan/Ortodokslar. Bugün için istenilen bir şey değil, 50-100 yıllık hedeflerdir.

DAHA ÖNCE NEDEN YAPILMADI?

AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı ciddi bir seçim çalışması içinde. Hani diyoruz ya "4 koldan" diye, aynen öyle. Ancak sonuç değişir mi, sonuca etkisi ne olur, onu bilemem. "7 Haziran'da hiç çalışmadan yüzde 32.5" alınıyorsa, "1 Kasım için çok çalışılarak" bu puan artırılabilir.

Şimdi benim sormak istediğim soru şu: HDP'nin 7 Haziran öncesi şişirildiğini biliyordunuz.. barajı geçmesi için yerel ve genel işbirlikçilerin desteğini görüyordunuz.. seçim çalışmalarınızı ona göre neden yapmadınız?

Mesela: AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı'nın eski ilçe başkanı, şimdiki il yönetim kurulu üyesi Ağrılı Metin Karakaş, 7 Haziran sürecinde Kürt seçmen üzerindeki bağlantılarını neden güçlü tutmadı? Neden Silivri'ye gelip, o hep yaptığı Kürt kanaat önderlerini organize etmedi?

Şimdi görüyorum ki, hem bölgedeki faaliyetlere katılıyor hem de Silivri'deki programlara. Madem bu mümkündü, 7 Haziran'da neden gayret edilmedi diye merak ediyor mensuplarınız. Ben değil, kendi partilileriniz soruyor: "Kürt seçmeni üzerine bu kadar düşülecekti, 7 Haziran'da neden yapılmadı?"

YORUMLAR

  • 0 Yorum