Evet-Hayır düşmanlığı
Eren Ermiş

Eren Ermiş

[email protected]

Evet-Hayır düşmanlığı

16 Ocak 2017 - 10:10

Tahammülsüzlüğün, saygının ve hoşgörü yoksunluğunun en çok hissedildiği zamanlardan geçiyoruz. Aynı fikirde olmayan insanların birbirlerine adeta düşman gözüyle baktığı, selamı sabahı kestiği ve yolunu değiştirdiği zamanlar...

Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne yönelik oylamaların yapıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaşananlara baktığımızda, aslında milleti temsilen o koltukta oturanların bile kendilerine saygısının olmadığını görüyoruz. Daha birkaç gün öncesinde yumruklaşmaların, ağız burun kırmaların, bacak ısırmaların ve küfürlerin edildiği Büyük Meclis'te bunlar olurken, dost meclisinde insanların kavga etmemesi bir başarı ve üstünlüktür. Maalesef öyle olmuyor...

Sosyal medya kapışmaları bir yana, çay sohbetinde bile siyaset, anayasa görüşmeleri ve başkanlık sistemi gibi konuların yer aldığı tartışmalarda, insanların birbirlerini düşman görürcesine sözler dile getirmesi, somağını bu şekilde ekşitmesi pek hayra alamet değildir.

Soruyorum, aynı fikirde değilsek birbirimizi düşmanlaştırmak zorunda mıyız? Referandumda birisi "Evet" diğeri "Hayır" diyecekse neden vatan haini ilan ediliyor?

Birbirimizi anlamayacak, hoş görmeyecek ve düşüncelerine saygı duymayacak duruma ne zaman dönüştük? Toplumları yönetenlerin çirkin politikalarına ve tuzaklarına neden düşüyoruz?

Ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi ve bloklaştırmayı kabul etmemeliyiz ve bu amaçta olan kişilerin tuzaklarına düşmemeliyiz. Yapmamız gereken şey; ortak payda vatan ve bayrakta biraraya gelip, yüzümüze tebessüm verip hoşgörülü olmaktır. Ancak ne yazık ki bunu başarmak çok güç. Herkes kendi penceresinden tek doğruyu bildiğini zannediyor, vatanın savunucusu ve sancağın taşıyıcısı kendi ideolojisiymiş kabul ediyor.   

***

Dost görünüp tilki postuna bürünen siyasetçiler sayesinde toplum olarak birbirimizden ayrışıyoruz. Sosyal mecra insanların fikirlerini paylaştığı, tartıştığı ve bilgi aktardığı bir merkez olarak değerlendirilmesi gerekirken, küfürlerin paylaşıldığı, düşmanlığın ilan edildiği bir araç haline geliyor. Tabi ki genelleme yapmak doğru değil, lakin toplumun ilgisini çekecek konular üzerine fikirlerimi paylaştığımda, kimlerin hangi konuya nasıl yaklaştığını görebiliyorum.

***

"Çocukluk ve gençlik yıllarım Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyonlardaki sesini duyarak geçti, geçiyor" dediğimde, "Ne güzel, ne kadar şanslısın. Dünya tarihinde eşine az rastlanan bir devlet adamının yaşadığı senelere tanıklık ediyorsun. Türkiye'ye çağ atlatan ve büyük devletler seviyesine getiren bir liderin yaşantısını görüyorsun" diyenler olacağı gibi...

"Çocukluk ve gençlik yılların bu adam sayesinde mahvoldu, perişan hale dönüştü. İşte ortalığı görüyorsun. Her gün bombaların patladığı bir ülke olduk. Binlerce kiş işsiz. Bunun tek sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının yanlış politikalarıdır" şeklinde söyleyecekler de olacaktır.

Bu yönde kimin ne düşündüğü ya da söylediğini pek ciddiye almıyorum. Tarih değil, hatalar tekerrür edeceği için, geçmişte neler olduysa bir gün mutlaka karşımıza çıkacaktır ve o zaman daha iyi anlayacağız. 

***

Gündemdeki Anayasa görüşmelerine, söz konusu maddelere ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne "Evet" dediğim vakit kimileri tarafından hain ilan edileceğim gibi, "Hayır" diyeceğimi beyan ettiğimde yine aynı şiddetli bir manzara ile karşılaşacağım aşikar. Zira bu hususta safımı belli etmek ve fikrimi ortaya koymak gibi bir cengaverliğe muhtaç hissediyorum. Bunu yaparken sığı düşüncelerden uzak kalmayı, tekdüze bir mantıkla gerçekleştirmemeyi kendimde bir karakter ve yöntem addediyorum. Mevcut iktidarın politikalarını takip eden ve yeri geldiğinde "Bu doğrudur" dediğim konuları desteklemekten çekinmedim, hatta rey bile kullandım.

Gelgelelim, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçiş için önümüze konulacak sandıkta -bugünkü düşüncelerimle- hayır diyeceğim. Referanduma kadar mutlak suretle Anayasa değişikliği maddelerini tek tek incelemek, siyasi programları takip etmek ve çeşitli tartışmalar içerisine girmekle meşgul olacağım.
Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır...    


(Not: Neden hayır dediğim, perşembe günü.) 

YORUMLAR

  • 0 Yorum