8 günlük Kastamonu, Karabük ve Sakarya gezisinden sonra yazmaya devam ediyoruz. Yoğun stres ve tempoda çalışınca yoruluyoruz ister istemez. Kafa tatili yapmak iyi geldi diyebilirim. İnsan başka memleketlerde başka şeyler konuşunca ya da görünce bile rahatlıyor. Gerçi her ne kadar siyasetten, işten güçten uzak duracağım desem de, ne telefon sustu ne telefondan uzak durabildim. Her gittiğim yerde birkaç yerel sohbetten sonra iş dönüp dolaşıyor Evet-Hayır' a ya da siyasete dönüyor. Demek ki her yer böyleymiş. Gittiğim illerin merkezlerinde veya en küçük ilçelerinde, hatta 20 haneli köylerinde bile bu konuşuluyor: siyaset... Siyasetsizliği beklemek doğru değilmiş.
Karabük'te, üniversitenin ilk yıllarında bile siyasetle bu kadar siyasetle iç içe olan genç arkadaşları, belki de hayatının son zamanlarını yaşayan Kastamonu'daki dedeleri, gündemin tam havasında olan Sakaryalıları, referandum polemiği yaparken dinledim. Yeri geldiğinde zarfladım, 'acaba ne düşünüyorlar' diye merak ettim. Evet diyen de var, Hayır diyende. Bu güzel bir manzara. 10 kişinin olduğu bir kahvede Hayır diyen dedeler yeni sistemi padişahlık olarak görürken, Evet diyenler ise Tayyip Erdoğan sevgisinden dolayı bunu düşünüyor. Bazı üniversiteli gençler de aynı fikirde. Teknik olarak konuşma yapılan bir sohbete az rastladım. 18 maddenin içeriği tam anlaşılmamış. Kastamonu bu konuda yakından alakalı. Çarşıda, alışveriş sırasında yaptığım sohbetlerde yürütmenin güçleneceğini, hangi maddelerin neyi getirdiğini kendilerine göre yorumluyorlar. Garibime giden en dikkat çekici yanı şu; sakallı, nur yüzlü dediğimiz amcaların 'Ben hayır diyeceğim!' tavrıydı. Genelde dini bir misyonu temsil eden ve bunu dış görünüşüne de yansıtan vatandaşlarımızın AK Parti'ye yakın olduğu bilinir. Cemaatlere müsaade eden bir yönetim anlayışı vardır. Hayır dediği için çeşitli suçlamalar olabilir. Bu amcalar FETÖ yanlısı mı değil mi bilemem. Demokrasiden bahsediyorsak, Evet de bizim Hayır da bizim diyorsak, ister yüzü nurlu, saçı-sakalı ak olsun; özgür iradesiyle fikrini söylemesi gayet normal. Toplum olarak ön yargılarımızı yıkmadığımız için şaşırıyoruz böyle şeylere...
***
Yine aldığım notlar arasında, Karabük Yörükköyü'nde bir amcanın "Yarın hayır diyeceğim ama Başbakanlık seçimi olursa AK Parti'ye oy vereceğim" demesiydi. Yörükköyü 600 yıllık Türk yerleşkesi. Doğallığını hiç bozmamış. İhtiyaçlar sınırlı. Temel ihtiyaçların da zaten karşılandığı belirtiliyor. Bizim buradaki gibi, 'bu yol niye yapılmadı, bu çukur niye kapanmadı, bu köprü niye dikilmedi' tepkisi yok. Bu açıdan oy verirken neden oy verdikleri konusunda daha sade düşünüyorlar gibi. Bu amcamız, ülke açısından AK Parti'yi başarılı bulduğu için taktir ediyor. Ama bu yetkinin fazlalığına dur diyeceğini, Cumhurbaşkanlığı Sistemini "tek adamlık" şeklinde değerlendiriyor.
Sakarya’nın durumu bambaşka. Ciddi bir Arap vatandaşına rastladım. Üniversiteyi bu şehirde okuduğum senelerde böyle bir durum söz konusu bile değildi. İslamcılık ve Türk milliyetçiliği konusunda muhafazakar olunur da bu kadar mı olunur derdim. Türk milliyetçiliği anlayışı değişmiş. İslam'ın "hoşgörüsünü" esas alıyorlar. Elbette güzel.
Arap dükkanları, Arapça tabelalar, Arap otelleri vs. Sakarya kabuk değiştiriyor adeta. Kartepe Kayak Merkezi'ne geldim, Arapça karşılandım, Türkçe konuşmaya başladım, ilgi sıfıra düştü. Arap turistlere hizmet adı altında Dünyaca ünlü bu tesis parsel parsel kiralanmış. Her köşede çaycı, tostçu, köfteci mi olur? Arap turistlerin paraları rant alanlarının değerini yükseltmiş. Sermaye mutluluğu yaşayan esnaflara "Ne olacak bu iş" dediğimde "Evelallah Reis'in yanındayız; Evet! Evet! Evet!" diyorlar. Bu durumu Sakarya’nın toplumsal doğallığına bağlıyorum.
***
İşin özetine gelecek olursak, AK Parti'nin yaptırdığı anketlere ya da CHP'nin yaptırdığı anketlere, hatta kendini bağımsız gören araştırma kuruluşlarının yaptırdığı anketlere bile inanmamak lazım. Herkes kendinin kandırır ama milleti kandıramaz. Vatandaş az çok ne diyeceğini -afaki söylüyorum- yüzde 90 olarak kendine inandırmış durumda. Bu karardan vazgeçirmek büyük hayal ve büyük başarı olur. Genel kanaatim Hayırcıların önde olduğu yönünde. Bir ihtimal: Yüzde 10'luk ikna payı kalan vatandaş Evet için sihir bekliyor...
SİLİVRİ GÜNDEMİ İÇİN ÖNERİLER
DEVRİM UZUN: Silivrispor Başkanı Ümit Kalko ve bazı yöneticiler için kullandığı ifadeler nedeniyle "yerli-yabancı" ayrımı yapıyor denildi. Büyük harflerle yazdığı "Silivri'nin çocukları" lafının bu anlama gelmesi normal. Hatasının farkına vardı, özür diledi. "Silivrispor bizim" diyorsa, yönetim kurulunu ziyaret etmeli.
ÜMİT KALKO: Mektebim Okulları'nın Silivri Kampüsü tanıtımında "Silivrililikten" dem vurdu. Artık bu konulara pek girmemeli. Büyük hedefleri olan büyük adamlar, büyük işlerle uğraşır.
KADIN GİRİŞİMCİLER: İlk defa iyi bir iş çıkardınız. Sizleri süslü püslü kıyafetlerle biraraya geldiğiniz, kendiniz çalıp kendiniz oynadığınız günlerinizle biliyordum. Kadınlar Günü "Şiir ve Müzik" etkinliğiniz harikaydı. Lütfen bu hassasiyeti sürdürün.
RIFAT KUTLU: Halihazırda iyi bir tempodasınız ancak parti üst yöneticilerinize söyleyin, İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklı'yı Silivri'ye göndermesin. Her konuşması sizleri daha da zora sokuyor.
EV ALACAKLAR: Silivri inşaat sektörünün hedefinde. İlçe dışından firmalar geliyor. Yeni firmalar yeni projeler yapılıyor. Konut alacak Silivrililer müteahhit firma konusunda hassas, seçici ve araştırmacı olmalı.
YORUMLAR