Hata insanlara mahsustur. Beşer şaşarız. Lakin mesele siyaset olunca şaşmak ve şaşırmak ibre meselesi. İbreyi tutturursan ne ala, tutturamazsan yandın...
Hizmet makamındakiler bir işi beceremeyince "halkımızdan özür dilerim" dese kafidir. Kendini fazla parçalamasına gerek yok, halk bunu yutar. Ama particilik oynanırken uygulanan strateji biraz daha dikkat istiyor.
Son birkaç gündür genel başkanlar ile yerel başkanların "taraftarlığı" tartışılıyor. MHP'deki muhalif kesimin "kurultay çağrısı" Ankara'nın sınırlarını aştı; dalga dalga güçlenerek büyüyor. Devlet Bahçeli ve üst yönetim, kendilerine muhalif il ve ilçeleri görevden alıyor, geçici olarak kapatıyor. Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Koray Aydın gibi muhalifleri aleni destekleyenlerin yanı sıra gizlice "Ben de varım" diyenlerin sayısı epeyi fazla. Rengini belli edenler, mevcut yöneticilerin baskılarına maruz kalıyor; kimileri görevden alınıyor. Ülkü Ocakları da bu fırtınanın içinde.
Siyasi basireti bağlanmayan, akıllıca hareket eden, dengeleri iyi okuya bilen kişiler yaş tahtaya basmayacak. Genel başkan adayı cengaverler kendilerini kurtarabilirler, ama aşağıda kalanların siyasi hayatları zorlaşabilir. Bugünkü tabloya göre konuşursak, kurultay yolu kaçınılmaz hal aldı. Ama mesele, Devlet Bahçeli'nin koltuğu kaybedip kaybetmemesi. Bu kadar hunharca hareket etmesi, kendi ülküdaşlarına acımasızca söylemlerde bulunması, kapılara kilit vurulması, son derece doğru olmadığı gibi; başka soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. İddia ediyorum ki, "hukuki ve siyasi bir destek almasa" bu kadar cüretkar davranamazdı! Devlet Bey'in "MHP lideri" olarak kalması kime yarıyorsa, kimler o makamda durmasını istiyorsa, işte asıl plancılar onlardır...
***
Geneldeki fırtınanın Silivri'deki yansımalarına bakacak olursak... MHP Silivri İlçe Başkanı Şenol Türkyılmaz ve yöneyimi, Silivri Ülkü Ocakları Başkanı Erhan Özkök ve yönetimi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye desteklerini gösteriyorlar. Bu destek şuradan anlaşılıyor; muhaliflerin olağanüstü kongre için topladığı imzalara katılmamaları... Yani imza atmadılar, 'Biz yokuz' dediler...
Şu da bir gerçek ki, muhalif isimlerden Meral Akşener, bölgemizde çok sevilen ve saygı gören bir isim. MHP ilçe yönetimi de Meral hanımla iyi ilişkiler içerisinde. Şenol Başkan ve yönetimi, "lidere itaat" düsturuyla hareket etti ve "abla-kardeş" hukukuna bu konuyu karıştırmadı. En azından ben öyle düşünüyorum...
Volkan Yılmaz da MHP genel merkezinde önemli bir isim. Silivri için bir şans, bir değer. O'nun da Devlet Bahçeli'den yana olduğunu görüyoruz. "Devlet beyle başladık, onunla devam" diyenlerden.
İşte Ülkücülük başka bir siyasi oluşuma benzemiyor. Lidere itaatin gerçek yansıması böyle. Fakat ben biraz duygusallıktan uzak durulmasını gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sağlık sektöründe bir mevkiye gelip, sonra siyasete giren/girmek isteyen, parayı basıp üst sıralara adını yazdıran, siyasi bir kariyer peşinde olan insanların samimiyetsizliği "vefa duygularını" yerle bir ediyor. Dün Devlet Bey'den yana olanlar, bugün kendi siyasi ikbal ve hevesleri için liderini satıyorsa; yeni liderini satmayacağının garantisini kim verebilir?
Teşkilaçtısındır, çilekeş emekçisindir, 'değişim' istersin, "Derhal kurultay" dersin; bu senin hakkındır! Ama çıkarları için, menfaatleri için, MHP'nin gücünden faydalanmak ve sinsi planlar için türeyenlerin partide yeri olmamalı! Planlarına da geçit verilmemeli...
CHP GENEL BAŞKANLIĞI VE SİLİVRİ
CHP Genel Merkezi'nde de durumlar karışık. Her seçim sonrası yükselen sesler, şimdilik dinmiş gibi görünse de, 2019 öncesinde "genel başkan" arayışına giren partilerden biri de CHP...
CHP siyasetçileri, yüzde 25'lerdeki tıkanıklığı aşma formülünü genel olarak lidere bağlıyor. "Ülkeyi bölen ve darmadağın eden bir AKP hükümetine rağmen neden iktidara gelemiyoruz?" sorusuna cevap olarak, genel başkanlık tartışmalarını zaman zaman başlatıyor ve kapatıyor. Görünen ve bilinen en etkin isim, en etkin muhalif Muharrem İnce...
Muharrem İnce'nin, geçen gün Trakya'dan başlattığı gezi programı "genel başkanlık" için düşünülüyor. Bu durumun ilçemize yansıması tuhaf. İnce'ye en yakın isim meclis üyesi Doruk Bulut. Sonrasında belediye başkanı Özcan Işıklar geliyor...
Özcan Başkan'ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu beğenmediği ve desteklemediği, zaman zaman rahatsızlık duyduğu ve sert söylemlerde bulunduğunu hatırlatalım. "Muharrem İnceyi destekliyor, artık aday olamaz, bindiği dalı kesti" gibi düşünenlere ise yanıldıklarını belirtelim. Çünkü Başkan Işıklar, bu konuda asla yaş tahtaya basmaz. Ne yapsın, 'ne halin varsa gör' mü desin? İnce'yi destekliyormuş gibi görünmesi, Kılıçdaroğlu'na karşı pozisyona girdiği anlamı taşımasın. Genel Merkez yöneticileriyle arası epeyi iyi olduğu söylenen Işıklar, strateji üretmek istiyor, ileride yaşanabilecek -olası- lider değişiminde kendi ikbalinin tohumlarını atıyor. "Arasını iyi tutma" gibi bir şey. Bir diğer husus ise, "Işıklar'ı aday göstermezler" diye bir kulis başlığı...
Şöyle ki, birçok siyasi parti, "yargıya taşınmış yüz kızartıcı suç ve/veya suçlardan ötürü ceza almadığı sürece" başkanı ve başkan adayını değiştirmiyor. Bir bu nedenle değişim olur, bir de "musluk" nedeniyle. Musluktan kastım, ilçe belediyeleri, genel merkezleri maddi olarak destekliyor. Doğal olarak fatura falan kesilmediği için kimsenin ruhu duymuyor. Ortada bir sözleşme de yok. Bu taktik, yapabilenlere has bir özellik. Eğer musluk kesilirse, asıl fatura belediye başkanına kesiliyor; "aday değilsin canım". Sıradan milletvekili adayları bile parayı basıp adını yazdırıyorsa, belediye başkanını düşünün artık...
YORUMLAR