Siyasetteki kavgalar “devletin bekası” temeline oturtuluyor, hadi bunu anlıyoruz da; şu yerel siyasetteki kavgalara anlam veremiyorum. Bu kavga niye, bu kırgınlık neden?
İlkeli siyasetin (!) gereği midir onu da bilmiyorum ya, kavgalar genelde uzun sürmez. Siyasetçi kavga eder, üzerinden çok geçmeden ettikleri kavgaları unutup, bir sebeple bir araya gelirler ve bunu “hizmet için” ifade ederler. Olan yanındaki destekçilerine olur. Onlarınki kırgınlık değil, adeta düşmanlığa dönüşür. Hani hep diyoruz ya “olan millete oluyor” diye.
*
3 ay sonra yerel seçim yaşayacağız. Şu günlerde bile aşağı yukarı her partide bir küskünlük, kırgınlık ve kavga durumu söz konusu. Kavgaları sadece elle yumrukla algılamayın, biz bunu “siyasi kavga” adlandıralım. Parti içerisindeki rekabeti “savaş cephesi” görenlerin etrafına verdikleri zarardan bahsediyorum. Beraber yol yürüdüğü insanları bir vehme kurban edenlere söylüyorum; yapmayın!
Siyasi istek ve arzularınız sebebiyle, yanınızdaki insanları siyasetin çirkin tuzaklarına alet etmeyiniz.
Mevki, makam ve şöhret uğruna insanları birbirine düşürmeyin. Olur olmaz vaatler ile kandırıp, duygulandırıp, gayya kuyusuna düşürmeyiniz.
*
Silivri’de yaşamak daha da güzel olabilir, ama bu şekilde değil.
Menfaat şebekelerinin nüfuz ettiği bazı partilerde, insanların arasını açan, dolaylı yoldan tehditlerde bulunan, gözdağı verilerek yıldırma politikası uygulayan sözde gücü elinde tutan kişilere soruyorum; bu hırs neden, bu öfke neden?
*
Yerel seçimlerde, ilçemizi yönetecek kişiyi ve ekibini seçeceğiz, gırla iftira dönüyor ortalıkta. Birbirlerini karalan, başkalarını yok etmeye çalışan, başkalarını basamak olarak kullanan insanlar, bu şekilde amaçlarına ulaşabilirler mi? İlçenin son 15 yılındaki siyasetin nasıl döndüğünü seçmenin yüzde 80’i bilir diye tahmin ediyorum. Kısa dönem siyasi hafızalar, yapılan bu kavgaların ne uğruna olduğunu da iyi bilir. Ve diyorum ki Silivri aklı buna müsaade etmez!
*
Hiçbir makam kalıcı değildir. Elde edilen hiçbir mevki, seninle birlikte yok olmaz. Sen gidersin, mevkiler kalır ama nasıl gittiğin ibretlik olur, örnek olur.
Hangi niyetlerle olursa olsun, geldiğin bir makamdan nasıl gittiğine bak sen.
Gönül kazanarak mı geldin, gönül kırarak mı gidiyorsun? Gidersin, bir şekilde gidersin. Yarın bir gün karşında selam verecek bir kişi bırakmadıysan, kaç yıl o koltukta otursan ne olur oturmasan ne olur?
Unutma! Yarın bir gün bir koltuğa seçilirsen, gideceğin günü unutma!
Kalp kırma, kimseyi üzme.
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya, sana da kalmaz bana da.
YORUMLAR