Terör olayları karşısında millet olarak, birey olarak, devlet olarak tavrımız net olmalı. Açıklayıcı, aydınlatıcı, belirgin ve gerçekçi bir dil kullanmalıyız. Vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin birlik ve beraberliğine yönelik saldırılar karşısında iki seçenek vardır: Ya devletten yana, ya hainden yana!
Bu ülkenin en büyük sorunu terördür. Ve bu konu, siyaset üstü bir meseledir, ki 35 seneyi aşkındır çözüme kavuşturulamamıştır. Siyasi iktidarların terörden nemalandıkları, devletimizin içine çöreklenmiş derin grupların beslendikleri, silahlı kuvvetlerimize sızmış hainlerin faydalandıkları, geçen seneler içinde ayyuka çıkmış; ifşa olmuşlardır. Millet olarak artık bazı gerçeklerin farkına varmamızın zamanı geldi ve geçiyor. Algı operasyonlarıyla uyutulmak istenen topluma, sürekli olarak "barış söylemleri" enjekte ediliyor.
Son aylardaki manzara ortada. Doğu illerimizde terör olayları durmaksızın devam ediyor. Kimileri bunu bir "devlet katliamı (!)" görürken, kimileri "terörist temizliği" addediyor. Ortada kalanları da anlayabilmek mümkün değil. Eli silahlı teröristler Diyarbakır'ın, Şırnak'ın, Hakkari'nin ve Mardin'in şehir merkezlerine konuşlanıyor, devletimizin asker ve polisiyle çatışıyor, o bölgede özyönetim (!) için kendi yayın organlarına (!) beyanatlar veriyor. .. Bu durumda devlet ne yapması gerekiyor? Senelerdir PKK ile yüzyüze bırakılan Doğulu vatandaşlarımızın "devlet sahip çıkmıyor" dediklerinde ne kadar haklı olduklarını ne zaman anlayacağı? İşte şimdi temizlik zamanı. Görünen o ki, güvenlik güçlerimiz o mahalleleri PKK'lılardan temizlemeden operasyonlar bitmeyecektir. Kimse kusura bakmasın, şuanda yapılan devlet katliamı değil; devlet temizliğidir. Ve bu operasyonları herkes desteklemeli, sosyal medya veya bulunduğu her platformda dile getirmelidir.
"Efendim siyasi iktidar çözüm sürecinde o bölgeleri bilerek ve isteyerek PKK'lılara bıraktı. Şehirlere cephanelik yapılırken neredeydi?" diyorlar...
Tamam, güzel, hoş... Katılıyorum, aynen ben de böyle düşünüyorum da, ne yapacağız şimdi? Siyasi hatalardan ötürü Doğu halkına ne halin varsa gör mü denmeli? "Özyönetim" isteyenlere, "Buyur kardeşim senin olsun" mu demeliyiz! Bu saatten sonra geri dönüş olmamalı. Barış lafları ise hikaye. Evlerinden çıkmayan masum Doğu halkına, sosyal yaşamı zehir olan vatandaşlarımıza, ekmeksiz ve susuz bir hayat mücadelesi veren halkımıza, eğitimsiz ve oyunsuz kalan kardeşlerimize ne kadar üzülüyorsam; gelen her şehit haberine katbekat üzülüyorum. Türk Bayrağı sarılı şehitlerimiz uğurlanırken ağıtlar yakan anneleri, babaları, gözü yaşlı eşleri ve evlatları görünce içim yanıyor. Gerekirse içimiz yanmaya devam etmeli, ama Doğu'dan Batı'ya tek bir terörist kalmayana kadar bu operasyonlar sürmeli. Bu savaştan galip gelmenin yolu milli birlik gücüdür. Bu kudret, Türk Milleti olarak damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur...
'DEVLETİMİZİN YANINDAYIZ'
Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği (SİAD), önceki gün bir basın açıklaması yaparak terör olaylarını değerlendirdi. Açık ve net bir dil ile, "Devletimizin yanındayız" mesajı verdi. Sayın Hakan Kocabaş'ın şahsında tüm SİAD Yönetim Kurulu üyelerini tebrik ve taktir ediyor, naçizane teşekkürlerimi sunuyorum. Çok önemli bu açıklamanın işadamlarımızdan gelmesi, bir dik duruş meselesidir ve birçok sivil toplum kuruluşuna örnek olmalıdır. İnşallah bundan sonra herkes, bu denli bir dil ile tavrını belli eder, devletimizin yanında olduğunu söyler. Silivri'de birçok sivil toplum kuruluşu var, birçok hemşeri derneği var. Evet, herkes elini taşın altına koymalı, basın açıklaması yapmalı ve toplumdaki birlikteliği sağlamaya yönelik adımlar atmalı...
IŞIKLAR'IN TERÖR SÖYLEMLERİ
Bu arada, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, son aylarda terör olaylarına yönelik belirsiz bir söylemde bulunuyor. Ne demek istediğini anlayamıyorum. "İnadına barış, ille de barış, hemen barış" tarzı ifadelerinden sonra eski Işıklar'dan eser kalmadığını görüyorum. Sayın Başkan'ın geçtiğimiz senelerdeki söylemlerini hatırlıyorum da, "Helal olsun be sana" demiştim kendimce. Terör konusunda duymak istediğimizi söylüyor, gönüllerimize tercüman oluyordu adeta. Dediğim gibi son aylarda bu söylemden vazgeçti. Ortada bir tavır takınıyor. Bu durumdan rahatsız olan CHP'liler var. "Artık siyasi strateji ve planlarından mı böyle, bilemiyoruz" diyorlar. Söz konusu vatan ve millet ise, ilçedeki siyasi kariyer hedefi çok önemli mi? Oy avcılığı yapmanın taktiği bugünlere uygun değil. Bugünlere uygun davranış, aynı geçen zamanlardaki sözlerindeki Işıklar gibi olmalı.
İşte o zamanın Işıklar'ı ve terör konusundaki bazı sözleri:
'ÜÇ-BEŞ ÇAPULCUYA TESLİM OLMAYIZ'
Bu toprakların her tarafını kanla sulayan bu millet ve verdiği kurtuluş mücadelesince bütün coğrafyaya örnek olmuş bu millet üç, beş tane çapulcuya bölücüye, caniye teslim olmayacaktır. Bu gün ve dün kaybettiğimiz bütün askerimize, polisimize ve güvenlik güçlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Terör nereden gelirse gelsin, hangi düşünceyle olursa olsun kendi kahraman askerimize, polisimize bu milletin evlatlarına sıkılan her kurşunu hepimize sıkılmış kabul ediyoruz. Bu ezan sesidir, bu bayrağın altıdır, bu milletin değerleridir. Onlara dokunan kim olursa olsun akıttıkları kanla boğulacaktır, yok olacaktır! (8 EYLÜL 2015)
'TERÖRİSTLER HAK ETTİKLERİ CEZAYI ALMALILAR'
İnsanlık suçu olan terör, yine yürekleri yaktı. Bölücü terör örgütü, bir kez daha ülkemizdeki birlik ve beraberliği baltalamaya çalışmıştır. Ülkemizi bölmeye çalışan bu teröristler, bu katlediciler artık hak ettikleri cezayı almalıdır. (23 HAZİRAN 2012)
YORUMLAR