Silivri'deki trafik sorunsalı ve Fevzi Çakmak'ın durumu
Halihazırda Silivri'nin en büyük sorunu gösterilen iki unsuru: Trafik ve otopark...
İlçemizdeki trafik, bir "sorunsal" haline dönüşürken, önleyici hizmetlerin neler olduğu tam bilinmiyor. Siyasilerin seçim dönemlerindeki vaatlerinde her ne kadar bu işe çözüm bulunacağı ifade edilse de, kısmi düzenlemeler dışında pek ileriye adım atılamadı.
Yaşayanların bildiği gibi, Belediye Konutları'na geçiş sırasında ortaya çıkan yoğunluk, "İleride bizleri neler bekliyor?" sorusunu hatırlatıyor.
Köprülü kavşak, dalçık ya da ismi her neyse, bu vaziyet değişmediği sürece önümüzdeki senelerde göreceğimiz trafik keşmekeşliğinin haberini defalarca vereceğiz gibi.
Belki yaz aylarında, ya da senenin belli dönemlerinde, hatta günün belli vakitlerinde tanık olduğumuz trafik problemi, sadece Konutlar Bölgesi'nde değil; merkez ve sahil noktalarında da hayatımızın bir parçası olacak.
Değirmen Durağı bölgesinde geçen sene belediyenin yapmış olduğu "yonca" düzenlemesi, konutlara geçişi tek yöne indirgediği için, istikametli bir karar oldu. O bölgede çift yönü hatırlayanlar, şimdiki yoğunluğu göz önüne alırsa, ne kadar doğru bir çalışma olduğunu anlarlar. Hatta eski devlet hastanesinin bulunduğu alana "Cami yapılmalı" fikrini ortaya atanlar, günün ruhuna uygun "duygusal" davranması nedeniyle büyük bir hata meydana getireceklerdi. Sorumlularını tartışmayı bırakın, cami yapılmasıyla birlikte Değirmen Durağı'nda, mahalle aralarında, Fevzi Çakmak Caddesi'nde araç kuyrukları oluşacaktı. Şimdi pek gündemde olmasa da, zannediyorum bu niyetten vazgeçildi.
Bakınız, son günlerde yine merak edilen bir konu daha var.
İşbankası'ndan Çorlu Durağı'na geçişi sağlayan cadde, yani Fevzi Çakmak Caddesi'ndeki bazı esnaflar, caddenin trafiğe kapatılmasıyla ilgili dedikodular yapıldığını söylüyor. Teknik bilgiye sahip olmadığım için "kapatılsın" diyemem. Bunun yorumunu uzmanlarına bırakmak daha doğru olur fakat, merkezden Emniyet Müdürlüğü'ne, Çorlu Durağı'na, İSKİ ve Tapu Binasına, Belediye Konutları'na geçişi sağlayacak iki ana yol var. Bunlardan birincisi Fevzi Çakmak, ikincisi Turgut Özal Bulvarı. Dolayısıyla, şimdi bile "şişme yapan" bu yollar, birkaç seneye daha fazla dayanır mı merak ediliyor.
Fevzi Çakmak esnafları ve sakinleri arasında "kapatılsın" taraftarı olan var. Araç parkından beklentisi olan esnaflar, "yeni bir düzenlemeyle" bu beklentiden vazgeçebilir. "Yani müşterilerimiz araçlarını park ediyorlar" görüşünden ayrılır, cadde sadece trafiğe kapatılınca yapılacak bir iyileştirmeyle trafiksiz bir farkındalık yaratılabilir. Bu defa ortaya "Trafik akışı nasıl sağlanacak?" sorusu çıkıyor. Yukarıda dediğim gibi, trafik konusu ilçemizde bir sorunsaldır.
AK PARTİ'DE GEL-GİTLER
Dilek Demiral'ın istifasından sonra kontrolü sağlayan "geçici yönetim" de geçen hafta istifasını verdi. Bir haftadır AK Parti'de koltuğa oturan kimse yok. İl yönetiminin atayacağı isim herkes tarafından merakla bekleniyor. Herkesin adı geçiyor, ama kimin olacağına yönelik yeşil ışık yakılmıyor. Geçen haftaki analizimde Mustafa Saral'ın gücünden bahsedip, Tahir Sert'in olabileceğini, Sert olmasa bile yine Saral'ın referansıyla birinin (kendisi de olabilir) atanacağını ifade etmiştim.
İbre bir sağa bir sola kayıyor. Sürpriz isimler yine iddia ediliyor. Ama ibreyi tutturmak mümkün gözükmüyor. Her an açıklanabilir, haftaya da kalabilir. Adı geçen isimler olabilir, geçmeyen de çıkabilir. AK Parti'nin işine belli olmuyor...
CHP'YE İKİNCİ "BIYIKLI" MI?
Ak Parti mensupları, "ilçe başkanımız kim olacak" diye düşünürken, CHP'de işler farklı. Mevcut başkan Suna Göçengil'in görevde kalıp, aday kim olursa olsun (Selami Değirmenci de dahil) kongreden galip geleceğini düşünüyor. İşin tuhaf yanı, "aday yarışını" düşünmeyen partililer, listelerin kimlerden oluşacağını daha çok merak ediyor. Anladığım kadarıyla, CHP'nin yeni yönetimi, siyasete "yeni isimler" kazandırma, siyasetçi yetiştirme ve Silivri genelini baz alarak oluşturuluyor.
Kendi bölgelerinde güçlü görülen birçok isim var. Kısmen bazılarını bilsem de, süreç olgunlaştıktan sonra bu köşeden telaffuz ederim. Ancak sabırsızlık yaşadığım isim var ki, O da; Tamer Bıyıklı!..
Soy isminden anlayacağınız gibi, Silivri Belediyesi CHP'li Meclis Üyesi Zafer Bıyıklı'nın kardeşi.
CHP'nin yeni oluşumuyla ilgilenen bazı çevreler, Tamer Bıyıklı'nın da adı geçtiğini söylüyor. "Adı geçmekten" ne anlarız bilemiyorum. Belki kendisi böyle bir niyetin içine girip talep etmiş olabilir ya da CHP içerisinden bazı kişilerin "Tamer de olsun" önerisidir. Dolayısıyla Bıyıklı'nın adını duyunca "sürpriz midir, şaşırma mıdır, doğru mudur, yanlış mıdır" anlamlandıramadım.
Abi-kardeş siyaset yapanların örneği var Silivri'de. Mesela Tahir Sert ve Saffet Sert kardeşler!.. Emrah Maşalacı ve Fatih Maşalacı kardeşler!.. Sert kardeşler, -hatırlayanlar bilir- ciddi tartışmalara mahal vermişlerdir geçen yıllarda. Yani tartışılacak bir duruma sürüklenir mi, Zafer Bıyıklı'nın tavrı ne olur bilemiyorum.
LGBT DAHA DELİKANLI
Çeşitli kaynaklara göre, 1974 yılında kurulmuş bir örgüt; adı PKK... Türkçe açılımı "Kürdistan İşçi Partisi"... Benimsenen ideoloji Kürt Milliyetçiliği, Marksizm-Leninizm... Ülkemize verdiği zarar ve işledikleri cinayetler bir yana, maddi olarak 41 yılda yaklaşık 300 milyar dolardan bahsediliyor. Kendi isimlerinden bile haberdar olmayan bu şahısların ne gibi bir mantık içerisinde hareket ettikleri ise tam anlamıyla halen anlaşılmıyor. Neymiş adlarının açılımı "Kürdistan İşçi Partisi."
Kürdistan nedir? Elbette açıklaması kolay: "Kürt devleti."
Peki işçi nedir? En önemlisi burası ya, "Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse." Parti kısmında ise açılımı, "Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk..."
Şimdi birkaç sorum olacak:
1) Kürdistan devletiyse, burada ne arıyorsunuz? Zaten var olan devlet içinde devlet aranır mı? Birde kocabaşlarınız "Amaç Türk Devletini yıkmak değil" derken, ne demek istiyorlar? Bir devlet yıkılmadan, yerine aynı topraklarda başka bir devlet kurmak mümkün müdür?
2) Kimin yararına ne iş yaptınız şimdiye kadar? Kendi ırkınızdan insanlarını dahi vahşi cinayetlerinizle öldürmediniz mi? İlk eyleminizi Eruh'ta, yararına işler yaptığınızı söylediğiniz insanları korkutarak yapmadınız mı? Kafa gücünüzü sadece hain pusular kurmak için harcamadınız mı? El becerinizi bomba yapmakla geliştirmediniz mi? Dolarları alıp tetikçi olmadınız mı? Utanmadan ideoloji olarak benimsediğiniz Kürt milliyetçiliğiyle, Kürt halkına ihanet etmediniz mi? (Hatta, her şeyi para için yapmanızla, Lenin'e de ihanet ettiğiniz gerçeği ortaya çıkıyor ya, neyse)
3) Sizler ne zaman siyasi oldunuz? Hayatınız dağlarda, it sürüsü gibi sağa sola kaçarak geçmedi mi?
Bir de PKK'dan daha delikanlı olanlardan bahsedeyim.
LGBT... Açılımı; lezbiyen, gay, biseksüel ve transgender'ler. Emin olun her biri PKK'dan çok daha fazlasıyla adam. Kendi hakları için mücadele ediyorlar, ama silah yok!.. Toplumda yer edinmeye çalışıyorlar, ama bomba yok!.. Ne, kim ve tercihlerini adam gibi açık açık dile getiriyorlar. Hem de bazı siyasetçiler gibi kıvırmadan!..
(Kusura bakmayınız.. toplumun ahlak değerlerini yerle bir eden, manevi inanışlarımıza hakaret eden i.neler ile başka i.neleri kıyasladım, af buyurun.)
***
Yani diyeceğim şu ki, sizlerin (PKK'nın) ne Kürtlükle ne insanlıkla alakası yok. Kürt kim mi?.. İlkokul öğretmeni Necla hocam... Kürt kim mi?.. Her sabah her akşam selamlaştığım bakkal Abbas ağabey... Kürt kim mi? Komşum, arkadaşım, eşim, dostum...
YORUMLAR