Meydanlarda “demokrasi ülkesiyiz” diyoruz. Demokrasiye inanıyoruz ve demokratik bir hakkımız olan oy verme işlemini gerçekleştireceğiz. Hangi partiye veya hangi lidere oy vereceğimizin hiçbir önemi yok; önemli olan bu hakkı kullanabilmemiz. Her şeyden önce “düşmanlaşan zihniyetleri” temizlememiz lazım. Seçmek, tercih etmek, oy kullanmak bizim hem vatandaşlık görevimiz hem de anayasal bir hakkımız. Kendisini yönetmesini istediği insanlar için bir tercihte bulunmak nasıl düşman olmaktır ki?
Tahammüllerimiz, hırslarımız ve sinirlerimiz, beraber yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğinin önüne geçmemeli. Birkaç gün sonra vereceğimiz oylar, ülkemiz için en hayırlı karar olacak; çünkü millete sunulan seçenekler ile tercih yapılacak.
Tarafların düşman ilan edilmesine, düşmanca saldırıya maruz kalmasına, suçlanmasına, iftira atılmasına karşıyım. Her grup için geçerli bir durum. Anayasayı ihlal etme ve kamu düzenini yok saymanın suçu bellidir. Devletin birliğine ve bütünlüğüne kast eden her kimse suçludur ve gereği yapılmalıdır. İşte bu da demokrasidir. Çünkü gereğinin yapılmasıyla ilgili yetkiyi, halk tercih ederek görevlendirmiştir.
81 milyon insanın birlikte yaşadığı ve birlikte inşa edeceği Türkiye, bir halının desenleri gibi farklılıkları içerisinde bulunduran büyük bir ülkedir. Bu ülkenin her ferdi, kendilerine sunulan hakları istediği gibi kullanmakta özgürdür.
Geçmiş yıllarda demokrasiye yapılan darbeler ve askeri kalkışmalar, özgürlüklere yapılan saldırılar ve yasaklar, düşüncelere yönelik katliamlar ve engellemeler en büyük kılavuzumuz olmalı. Geriye, daha geriye giderek bakalım.
İlerisi ve daha ilerisi için ülkem adına umutluyum. Çünkü doğru kararı millet verir. 24 Haziran’da sandıktan çıkacak sonuç, emin olun en muhteşem karardır. Her kim olursa olsun. Var mı ötesi?
YORUMLAR