Sünni mi? Şii mi? Hanefi mi? Şafi mi? Yoksa Müslüman mı?
Suudiler Şii din adamını idam edip İran ile ilişkilerini kestiler…
Bölgedeki diğer Müslüman devletler de küsme modasına katıldılar. Karşılıklı ilişkiler kesiliyor, diplomatlara ülkeleri terk etmeleri için süreler veriliyor, maazallah biri birkaç dakika gecikse belki de idam edecekler…
Her bir taraf diğerini Allah Yolu’ndan sapmış ilan ediyor…
Batılı devletler 3.Savaşı’nı çıkaralım falan derken, Müslümanlar kendi aralarında birbirlerine girmeye doğru gidiyorlar sanki…
Peki ne uğruna? Mezhepler…
Allah’a şükür Müslüman'ım ve kendi dinim ile ilgili en çarpıcı gerçekleri yurtdışında yaşadığım yıllarda tanıştığım değişik milletlere mensup akademisyenlerden öğrenmiştim…
Mesela beni en çok etkileyenlerden biri şu tespit olmuştu: Alman Evangelist kilisesinden bir papaz, bugün artık rahmetli Armin Vielhaber'e şöyle demişti:
“İslamiyet'i diğer dinlerden ayıran en büyük özellik yaşayan bir liderinin olmayışıdır. Bu tüm çağların ötesinde bir ayrıcalıktır ve her inanan hiçbir din adamına bağlı kalmadan Kuran’dan aradığı cevabı bulabilir.” Bence müthiş.
Düşündüğünüzde Katoliklerde “PAPA”, Yahudilerde "Baş HAHAM”, Ortodokslarda "Patrik”. Bu liderler ne derse o oluyor, yani adamlar tabiri caizse ALLAH adına konuşuyorlar…
Bizim dinimiz İslamiyet ise bambaşka, Peygamber Efendimiz S.A.V. bile geride bir suret bırakmadan rahmete kavuşmuş. Tek referans kaynağı var, o da Allah Kelamı Kuran-ı Kerim.
Şimdi aklıma gelen birkaç ayeti hemen aşağıda önemli bilgileri ifade eden bölümlerin altını çizerek dikkatinize sunmak istiyorum.
İlk başta ise Müslümanları kendi aralarında ayrışmamaları konusunda uyaran ayetler..
ŞÛRA SURESİ 13 ve 14. AYETLER ( Mezhepler )
13. Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahy ettiğini, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.
14. Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler.
FUSSILET SURESİ 44. AYET ( Kuran Arapça mı okunmalı )
44. Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi? İster yabancı dilde, ister Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir."
İSRA SURESİ 110. AYET ( ALLAH mı Tanrı mı )
110. De ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler O'nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."
BAKARA SURESİ 256. AYET ( Din de zorlama )
256. Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.
Allah Kuran’ı duvara asmamız için değil okumamız için gönderdi, okuyun… Ben demiyorum Allah emrediyor, nerde mi? ALAK suresinde.
Maazallah Kuran’ı aldın da niye okumayıp duvara astın diye hesabı sorulursa ne deriz…
YORUMLAR