Gıda zincirimizin içindeki plastik katiller…
Boyları 1 milimetrenin ¼ oranından başlayıp ince bir kum taneciği kadar olabilen bu küçük plastik boncuklarla 1972 yılında Procter & Gamble sayesinde peeling kremleri vasıtasıyla tanıştık.
Mikro Granüller günümüzde sabundan diş macununa, duş jelinden el dezenfektanlarına, güzellik kremlerinden yüz ve ayak peeling kremlerine kadar 100'den fazla kozmetik ürünü içerisinde günlük hayatımızın bir parçası olmuş durumda.
Bulaşık makinesi tabletleri ve deterjan türleri gibi temizlik malzemelerini de buna katarsak, mikro granüllerin hayatımızın her safhasına yerleşmiş olduğunu söylemek sanırız yalan olmaz.
Yıkama ve durulama sonrası onlardan kurtulduğunuzu sanabilirsiniz ama aslında çok daha tehlikeli bir biçimde hem de gıda zinciri ile bu sefer de sofralarımızda yerlerini afiyetle midemize, oradan da metabolizmamıza yerleşiyorlar.
Bu yazdıklarımızın gıda zincirimiz ile ne alakası var diyebilirsiniz ama New York Üniversitesi’nin su kaynakları, göller ve denizler üzerinde yaptığı araştırmalarda, aradıklarının dışında elde ettikleri bulgular dikkatlerin temizlik ve kozmetik ürünleri içerisindeki mikro granüllere yönelmesine sebep olmuş.
Araştırma alanının genişletilmesiyle New York’da bulunan her musluk ve banyo giderinden günde ortalama 80.000 mikro granülün aktığı ve doğaya karıştığı ortaya çıkmış. Atık su arıtma sistemlerinin ayrıştırma filtreleri boyutları çok küçük olan bu mikro granülleri filtre edemediğinden akarsu, göl ve denizlere karışıyor.
Boyutu henüz akarsu ve denizlere genişlememiş olan araştırmaya göre ABD’de bulunan göllerin her kilometre karesinde ortalama 450.000 ile 1.100.000 ( dört yüz elli bin ile bir milyon yüz bin ) arasında değişen rakamlarda mikro granül tespit edilmiş. Buna bağlı olarak yine New York çevresindeki tarım alanlarından alınan örneklerde, et ve balıkların dokularında plastik bulgulara rastlanmış.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; güzellik ve temizlik için kullandığımız ürünler sebze meyveden et balığa kadar olan gıda zinciri içerisinde bize plastik yani kanserojen olarak geri dönüyor, yani afiyetle ve tamamen kendi isteğimizle kanser olmak için durmadan yiyoruz.
Moralinizi bozmak gibi niyetimiz yok ama ülkemizde henüz gündemde olmayan bu konuyu bilmenizi istedik…
YORUMLAR