Öncelikle şunu söyleyelim Karpuz 16. Ve 17 Yüzyılda etkisini göstermeye başlayan baharat ve ticaret yollarının bulunmasıyla önce Avrupa oradan da Osmanlı sofralarındaki yerini almıştır.
Kronolojik olarak bakıldığında Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra gelen padişahlara kadar Osmanlı’nın karpuzu tanıyor olması mümkün görünmüyor. Yani aslında Fatih, Yavuz, Süleyman gibi Dünya’yı titreten padişahlar sıcak yaz aylarında karpuz ile serinlemenin tadına varamadan bu Dünya’dan göçüp gitmişler.
Mübarek Ramazan Ayı’nın yaz aylarına denk geldiğinde hepimizi en çok zorlayan tarafı günün ilerleyen saatlerinde sıcağın da verdiği rehavetle halsiz düşme ve zihin açıklığımızı kaybetme durumudur.
Karpuz aslında Afrika kökenli bir kurak iklim meyvesidir. Tam yazın ortasında olgunlaşarak kuruyan su kaynaklarının yerine hayvanların su ve enerji ihtiyacını karşılaması için Allah’ın bir armağanı ve hikmetidir.
Hayvanlar bu karpuzu kabuklarıyla birlikte yerler hatta köyde yaşamış olanlar ineklerin karpuz kabuğunu nasıl afiyetle yediklerini hatırlayacaklardır.
Evet, hayvanlar karpuzun kabuklarını iş olsun diye yemiyorlar içgüdüsel olarak bildikleri bir şeyler var aslında.
Ne diyorduk; su ve enerji ihtiyacı…
Karpuz, et kısmında daha az miktarda olmak üzere özellikle kabuğunun beyaz kısmında yüksek oranda bulunan; vücut geliştirmeye çalışan arkadaşlarımızın ekstrakt olarak kullandıkları citrulline yani sitrülin ve bilinenin tam aksine içinde bulunduğu sebze veya meyvayı çiğ yerine pişirildiğinde daha da faydalı hale getiren lycopene yani likopen molekülleri içerir.
Bu konudaki Türkçe literatür maalesef pek bilgi vermiyor ama İngilizce olarak araştırdığınızda sitrülin ve likopen mokelüllerinin özellikle limonun içinde bulunan asidin katalizörlüğünde son derece etkili bir zihin açıcı ve enerji verici olduğu bilgisine ulaşabilirsiniz.
Yazımızın sonunda size adı olmayan basit bir şurup tarifi vermek istiyoruz.
Kabuğundaki beyaz kısımları da içerecek şekilde blenderdan geçirilmiş yaklaşık 1 litre karpuzu tencereye koyup içine bir limonun suyunu sıkarak orta hararetli ateşte buharlaşma sonucu hacmi yarı yarıya inecek kadar pişirin.
+4 derecede muhafaza edebileceğiniz bu şurubu özellikle sahurda ister kaşık kaşık, ister tatlınızın üzerine sos olarak koyarak yiyebilirsiniz .
Bu sadece bir örnektir daha fazlasını mutfağınızdaki deneylerle geliştirmek sizin elinizde.
YORUMLAR