@Bharara
Küresel para savaşları ve hedef Türkiye…
Bharara adını geçtiğimiz hafta Reza Zerrab’ın Miami’de tutuklanmasından beri duymayan kalmamıştır sanırım.
ABD New York Savcısı; uzmanlık alanı "yolsuzlukları soruşturarak" bu yolsuzlukları yapanları içeri tıkmak.
Yolsuzluk demişken öyle bugüne kadar alışık olduğumuz şekliyle değil; kısaca açıklayalım:
Savcı Bharara, hem ABD’yi hem de CIA kontrolünde Dünya Para Piyasası’nı yöneten Uluslararası Para Oligarşisinin yani para babalarının düzenlerine çomak sokanları tespit edip takibe alıyor sonra da içeri tıkıyor.
İddianamenin ana başlıklarından birinin de "ABD’yi dolandırmak" olduğunu hemen belirtelim.
Ülkeler ne kadar varlıklı ve etkin olurlarsa olsunlar, Yeni Dünya Düzeni ve kurumları yani yukarıda bahsettiğimiz para babalarının dümenleri dışında bir yol izlemeye koyulurlarsa işler karışır ve o ülkeyi çok fena yaparlar.
İşte Savcı Bharara’nın da kastettiği dolandırıcılık konusu budur.
Türkiye, tam tarih vermek çok zor ama son yıllarda dersek yalan olmaz; muhtemelen ABD ve para babalarına oldukça canlarını sıkacak çalımlar atmış olabilir, ki öyle görünüyor.
Peki bu nasıl bir çalım?
Hemen oyunu genel hatlarıyla anlatmaya çalışalım.
Bugün dünyada online sisteme bağlı bankalarda yapılan tüm havaleler aynı şehirdeki iki ayrı şube bile olsa şöyle bir yol izlemektedir.
Dünya Para hareketleri Londra’da planlanıyor, Brüksel, Wallstreet yani New York ve Singapur’da uygulanıyor ve İsviçre Basel’de bulunan B.İ.S. ( kısa adı Basel Komitesi ) üzerinden kontrol ediliyor. B.İ.S. aslında bir bankadır. Dünya üzerindeki bütün devletlerin merkez bankaları buraya hissedardır. Yani bulunduğu ülkeden önce B.İ.S’e bağlıdır.
Kısaca belirtelim, TMB de buraya 5000 İsviçre altını oranında hissedardır ve senelerdir tartışılan, neden Türkiye Cumhuriyeti değil de Cumhuriyet Merkez Bankası olmasının sebebi budur...
Evet, Merkez Bankamız öncelikli olarak Basel Komitesine karşı sorumludur; yani bir anlamda bizim değildir.
İşte resmi yollarla yapılan her para havale işleminin birer kopyası, yukarıda saydığımız Brüksel, Singapur, Basel, Londra ve New York yani CİA’e gider. Bu şu anlama gelir: Bir elleri hep cebimizdedir.
Dünya’da kayıt altında tutulan paranın bir türev ürünleri yani katma değer getirileri vardır.
Yani buna borsa diyebiliriz.
Bugün Dünya GSMH’dı 80 trilyon dolardır. Yani piyasada dolaşan elle tutulur para.
Dünya Borsalarında işlem gören miktar ise 830 trilyon dolardır. Ortada gerçeğin 10 katı hayal işlem dönüyor.
İşte burada Türkiye, belki de birkaç başka ülke ile birlikte kendisinin yönettiği yeni bir oyun masası kurmuş olabilir ve bu sayede her şeye rağmen borsasını ayakta tutmaktadır.
Böyle bir durumda büyük patronları çok kızarlar ve size haddinizi bildirmek için yollar aramaya başlarlar.
Akla ilk gelen savaş oluyor ama Türkiye dünya üzerinde işgal edilmesi en zor olan ülkedir.
Arazi yapısından dolayı falan değil, toplumsal yapısından dolayı.
Tarihte mülteci olmamış tek ulus Türklerdir, yani vatan toprağını terk etmek yerine ölmeyi tercih ederler.
Tabi burada Türk Silahlı Kuvvetlerini anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.
ABD dolandırıldığını iddia ediyor peki nasıl?
Tatar Ramazan misali biri oyunu mu bozdu?
Burada hedef Reza Zerrab üzerinden Türk Devleti yöneticilerini uluslararası ceza mahkemesinde yargılayarak önce şahıslarını sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkum etmektir.
Bankacılık sistemine tamamen el konulması da bunların içindeki ara maddelerden sadece biri olabilir.
Ardından daha liberal modern adı altında yeni iktidar ama işgal edilmiş bir devlet yapısı.
İşte bir savcı bu şekilde tek kişilik bir işgal ordusu olabilir…
Bence burada herkesin uyanık olması gerekiyor…
YORUMLAR